Gül: Yapıcı Destek Bekliyoruz
2006-10-05
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye’nin AB sürecindeki eksikliklerinin farkında olduğunu belirterek, “Önemli olan kararlı olmak, zorlukları aşabilme kapasitesi ve gücünün bizde olduğunu herkese göstermektir” dedi.
Gül, Dışişleri Bakanlığı Konutu’nda AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlamasının üzerinden bir yıl geçtiğini belirterek, sürece yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Müzakerelerin aslında 3 ekim gece yarısı sonrasında, 4 ekimde başladığına işaret eden Gül, bu nedenle müzakerelerin başlama yıl dönümünün asıl bugün olduğunu ifade etti.
Rehn’in böyle bir günde Ankara’da olmasının önemine dikkati çeken Gül, Rehn ile son bir yıl içindeki gelişmeleri ele aldıklarını kaydetti.
Rehn’in temaslarında Türkiye’deki havayı gördüğünü ve değişiklikleri yakından takip ettiğini söyleyen Gül, Rehn ile on gün önce New York’ta da birlikte olduklarını ve AB-Türkiye ilişkilerini geniş şekilde değerlendirdiklerini belirtti.
“Bilim ve araştırma” faslında, faslın açılıp, kapandığını, böylece fiili müzakerelere geçildiğini hatırlatan Gül, Fin başkanlığı sırasında başka fasılların da açılacağını ve kapanışının gerçekleşeceğini, bu sürede Türkiye’nin üzerine düşünleri yapmaya devam ettiğini kaydetti. Gül, şöyle devam etti:
“3 ekimde tamam her şey bitmiştir demedik, esas yapılacak işler bugün başlıyor dedik. Müzakere sürecinin Türkiye’nin transformasyonu olduğunu söyledik. Türkiye’nin yenileşme, standartlarını her seviyede AB ülkelerinin seviyesine çıkartma süreci olduğunu söyledik. Bu konuda önemli çalışmalar yaptık. Gerek siyasi reform süreci, gerekse AB müktesebatın Türkiye’ye aktarılması sürecinde çok önemli işler yaptık.”
3 Ekim’den bu yana Türkiye’nin ekonomik olarak dünyada cazibe haline geldiğini belirten Bakan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz üzerimizi düşenleri yapacağız çünkü bunlar Türk halkının çıkarınadır. Aynı şekilde AB, üye ülkeler ve komisyondan da bu sürecin yapıcı şekilde devam etmesi için onların da katkılarını bekleme hakkımız olduğuna inanıyorum. Müzakere sürecinin başarılı şekilde geçmesi ve neticede Türkiye’nin bu transformasyonu başarılı bitirmesi, sonunda her bakımdan çok daha güçlü ve zengin bir Türkiye’nin, demokratik yapılarıyla çok daha sağlamlaşmış bir Türkiye’nin ortaya çıkması önce Türkiye’nin ve Türk halkının çıkarınadır, daha sonra da Avrupa ve dünyanın çıkarınadır. Başta komisyon olmak üzere tüm üye ülkelerin Türkiye’ye bu konuda yapıcı destek vermelerini bekliyoruz.”
REHN: ÇÖZÜMLERİ BERABER BULACAÐIZ
AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Türkiye’nin AB sürecine ilişkin olarak, “Müzakere sürecini devam ettirmemizi sağlayacak sorunların çözümlerini beraberce bulacağımıza inanıyorum” dedi.
Rehn, Dışişleri Bakanlığı Konutu’nda Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, geçen iki yılda Gül ile mükemmel bir çalışma ilişkisi kurduğunu, bu tarzda bir çalışma ilişkisinin faydalı olduğunu, çünkü önümüzdeki yıl sonuna kadar bekleyen zorlu bir yolculuk olduğunu kaydetti.
“Bu zorlu yolculuktan ancak mükemmel bir çalışma ilişkisi içinde çıkabiliriz” diyen Rehn, bu çerçevede Gül ve kendisinin kararlı olduğunu söyledi. Rehn, “Bu kararlılık sayesinde de müzakere sürecini devam ettirmemizi sağlayacak sorunların çözümlerini de beraberce bulacağımıza inanıyorum” dedi.
Görüşmeler sırasında Ankara Anlaşmasının Ek Protokolünden kaynaklanan yükümlülükleri de hatırlattığını belirten Rehn, “Bu bağlamda Finlandiya dönem başkanlığının herkes için kabul edilebilir bir çözüm getirme çabalarının yapıcı bir ruhla destekleniyor olması ve bu yönde gayret gösterilmesinin ne kadar önemli olduğu üzerinde durdum” diye konuştu.
TCK’nın 301. maddesine ilişkin değerlendirmede bulunan Rehn, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türk Ceza Kanununun 301. Maddesi çerçevesinde bu maddenin yorumlanması ve aynı zamanda 69. Maddesinin yorumlanmasına bakacak olursak görüyoruz ki, gazeteciler, akademisyenler ya da sivil toplum örgütlerinden farklı vatandaşların sadece eleştirel yaklaşımlarda bulundukları için şiddet içermeyen düşüncelerinden dolayı maddelerin bu şekilde yorumlanmasıyla bir yargılama sürecine girdiklerini görüyoruz. Bu endişe verici gelişmelere baktığımız zaman bu konunun kökenin esasında 301. maddenin çok belirsiz bir şekilde formüle edilmiş ya da belirsiz ifadelere sahip olmasından ve bundan kaynaklanan sebeplerden ve yanlış yorumlamalara yol açabilecek şekilde kullanılmasından endişe duyduğumuz için bu maddenin Avrupa standartlarına göre yeni baştan formüle ediliyor olmasının faydalı olacağını düşündük.”