1905–1915 yılları arasında Galatasaray Spor kulübünde ilk sol beki olarak bulundu.

Abdurrahman Robenson, 1886 yılında Kalimpong, Britanya Hindistanı'nda (günümüz Hindistan'ı) Hıristiyan bir anne-babanın çocuğu olarak doğmuştur. Babası Spencer Robenson, annesi ise Hannah Robenson'dur.

Baba Spencer Robenson doğup büyüdüğü İngiltere'nin Lincolnshire kasabasında yarıcı olarak çalışırken ilk eşini kaybeder ve 1870'lerde memleketinden ayrılıp Hindistan'a gider. Burada bir süre çay tarımı ve odun ticareti ile uğraşır. 1880 yılında İngiltere'de Hannah ile evlendikten sonra yeniden, bu defa beraberce Hindistan’a dönerler. Baba Spencer Robenson, en küçük çocuğu Peel Harold Ahmet Robenson doğduktan yalnızca altı ay sonra 1889 yılında hayata gözlerini yumar. Dört küçük çocuk ile Hindistan’da kalmak istemeyen eşi Hannah, yıllar sonra yeniden İngiltere'ye yerleşir.

Böylece Abdurrahman Robenson, çocukluğunun ilk birkaç yılını İngiltere'nin bir kasabasında geçirdi. Annesi Hannah Robenson, 'yeniden hayat kurma' mücadelesi ile önce Gholab Shah adındaki Afgan bir doktorla evlenir, ardından Müslüman olur ve çocuklarını da yanına alarak yeni eşiyle birlikte Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul'un yolunu tutar. Hannah artık Müslüman bir ülkede Müslüman bir kocayla yaşayacaktır. Müslüman olan Hannah Robenson, Fatma adının alır. Çocuklarına da Abdurrahman Robenson, Yakup Robenson, Ahmet Robenson ve Kızına da Adile ismini koyar.

Her ne var ki Fatma Hanım'ın büyük umutlar içinde başlayan evliliği kısa bir süre sonra tam bir felakete dönüşür. Zira kendini doktor diye tanıtan kocasının kadınlarla parası için evlilikler yapan bir üçkâğıtçı olduğu ortaya çıkar. Fatma, yabancı bir ülkede yaşadığı bu zorlu ayrılık sürecinde beklenmedik bir şekilde Osmanlı sarayının ilgi ve desteğine mazhar olacaktır. Sultan Abdülhamit II, Mustafa Zeki Paşa gibi isimlerin Robenson’lara gösterdiği bu ilginin arkasında ise Fatma'nın kişisel olarak tanıdığı, Osmanlı'nın ilk ve son Britanya Şeyhülislamı olarak bilinen William Henry Abdullah Quilliam'ın parmağı vardır.

İstanbul'daki askeri okullardan sorumlu olan Mustafa Zeki Paşa, Robenson ailesi ile bizzat ilgilenir. Öncelikle Fatma'nın üç oğlunu Kuleli Askeri Okulu'na yazdırır. Ardından kızı Adile'yi bir süreliğine kendi evine besleme olarak alır. Artık sırada Fatma'ya 'münasip' bir kısmet bulmak vardır. Kısa bir süre içinde Sultan Abdülhamit II'in de teşvikiyle genç subay Ahmet Bahri ile dünyaevine girer Fatma. Çiftin Fevzi isminde bir oğulları olur.

Robenson kardeşler eğitimlerine Kuleli Askeri Okulu'nda başlamış olsalar da Fatma çocuklarının asker olmasını istemez. Bir süre sonra üç kardeşin kaydı Kuleli'den Mekteb-i Sultani'ye Galatasaray Lisesi'ne alınır.

Abdurrahman Robenson, İstanbul Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra kardeşi Ahmet Robenson, ile birlikte Türkiye’de sporun yaygınlaşması için büyük gayret gösteren önemli bir spor adamıdır. 1909 yılında İstanbul Ligi şampiyonluğunu kazanan Galatasaray Spor kulübü'nün bir oyuncusu idi..

Türkiye’deki ilk resmi izci örgütlenmesi 1912 yılında Ahmet Robenson ve Abdurrahman Robenson kardeşler öncülüğünde Mekteb-i Sultani’de (Galatasaray Lisesi’nde) başlamıştır. Yıllarca etkili bir şekilde çalışmalarına devam eden kulüp 80’lerde politik sebeplerden ötürü kapatılmıştır. 2009 yılında Aslan İzci Oymağı olarak tekrar faaliyete geçirilmiştir. Kulübün amacı Aslan İzci Oymağı’nı yeniden aktif hale getirmek ve izcilik temellerini esas alarak topluma yararlı olmayı amaç edinmiş bireyler yetişmesini sağlamaktır.

Kardeşi Ahmet Robenson, Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya Cephesine gönderildi ve hayatta kalmayı başardı. Savaştan hemen sonra Güney Batı Kafkasya hükümetinin resmi tercümanı oldu.

Abdurrahman Robenson'un diğer kardeşi Yakup Robenson ise 1916 yılında Sina cephesinde Osmanlılar için İngilizlere karşı savaşırken öldü.

I. Dünya Savaşı'nda Sarıkamış'ta donma olayından kurtulan Abdurrahman Robenson, Rusya Cephesi’nde tifo nedeniyle 11 Nisan 1915 tarihinde hayatını kaybetti.

Kaynak:Biyografiler.com