18 Mart Çanakkale Zaferi anlam ve önemi nedir?
2020-03-17
18 Mart Çanakkale Zaferi anlam ve önemi nedir?
Bu yıl Çanakkale Zaferi’nin 105. yıl dönümü!
İtilaf Devletleri'ne karşı 1915–1916 yılları arasında muhteşem bir azim ve mücadele ile kazandığımız 18 Mart Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir." dediği zaferdir.
18 Mart 1915 yılında dünyanın en büyük donanmasına karşı kazanılan Çanakkale Deniz Savaşı, İtilaf Devletlerinin Hasta Adam diye yok etmek istediği Osmanlı’nın yok olmayarak küllerinden doğduğuna tüm dünyanın şahit olduğu zaferidir. Dünya tarihinin seyrin değiştiren Çanakkale Zaferi, Türklerin kesin zaferiyle sonuçlanmıştır.
18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul′u zapt etmek suretiyle Almanya′nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'nı seçmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiğı 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, imparatorluğun eninde sonunda Almanya'nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de Britanya donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldubittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.
Birleşik Krallık Savaş Konseyi sekreteri Albay Hankey, Winston Churchill'in de desteğiyle, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı savaş konseyine sunmuştur. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. Özellikle 19 Şubat 1915 ve 25 Şubat 1915 bombardımanları sonucu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Çobanlı giriş tabyalarının geri hatta çekilmesi emrini uygulatmıştır. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekâtından vazgeçmek zorunda kalındı.
Deniz harekâtıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekâtıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan Britanya ve Fransa kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. Britanya ve Fransa çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. Britanya ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.
ÇANAKKALE SAVAŞININ ÖNEMİ
Osmanlı içten içe yok olmaya başladığında zaten tek hedefi Orta Doğu ve Anadolu’nun bereketli topraklara yerleşmek olan Avrupa’nın sömürge devletleri, Osmanlı’ya savaş ilan ederek birçok farklı cephede saldırmıştır. Dört bir yandan saldıran İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya’ya karşı kendini savunan Türk milleti, sadece askeri birlikler tarafından değil, eli silah tutan kadın erkek herkes tarafından savunulmaktaydı. Her cephede büyük kayıplar veren Osmanlı’nın en büyük kaybı hiç şüphe yok ki Çanakkale Cephesidir. İtilaf devletlerinin Çanakkale’yi geçmesi durumunda ilk hedefleri İstanbul’u işgal etmek ve oradan tüm Anadolu’ya yayılarak Türkleri bu topraklardan atmaktı. Birkaç gün sonra İstanbul’a varacakları niyetiyle İngiltere’den yola çıkan İngiliz Donanması, Hasta Adam Dedikleri Türk askerleri tarafından bertaraf edilerek ellerinde kalan donanma ve askerleriyle yurtlarına döneme durumunda kaldılar. İtilaf Devletlerinin Deniz Harekâtı Şubat 1915 yılında Çanakkale’nin bombalanmaya başlaması üzerine resmen başlayan savaş, tam bir cehennem yeri idi. 18 Mart 1915’e kadar süren deniz savaşında İtilaf Devletleri, Çanakkale’yi geçmenin o kadar da kolay bir iş olmadığı kabul ederek deniz savaşında başarısız olduklarını kabul ederek geri çekildiler.