Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
Salih Zeki Bey

Salih Zeki Bey

Doğum Tarihi: ??.??.1864

Ölüm tarihi: 02.Temmuz.1921

Salih Zeki Bey kaç yaşında öldü : 57

Burcu:

Meslek: Astronom

Doğum Yeri: İstanbul

Ölüm Yeri: İstanbul

Kandilli Rasathanesinin kurucusu Fatin Gökmen, Salih Zeki Bey’in öğrencisidir.

Salih Zeki Bey, 1864 yılında İstanbul’da doğmuştur. Kastamonu'nun Boyabat ilçesinden Hasan Ağa'nın oğludur. Dört yaşında iken annesi Saniye Hanım'ı yitirdi. Annesi ölünce babası da bu ölüm üzerine evi terk ederek gittiği memleketinde Salih Zeki altı yaşındayken ölünce, Salih Zeki büyükannesi tarafından büyütüldü. İlk eğitimini “Güllü Mektep” ismindeki mahalle mektebinde aldı. Ancak yaramazlığından ötürü öğretmeninin isteğiyle okuldan alınıp bir esnafın yanında çıraklığa verildi. 1874 yılında Darüşşafaka Lisesine verildi ve 1882 yılında buradan mezun oldu.

Salih Zeki Bey, Darüşşafaka Lisesinde parlak zekâsı ve matematiğe olan yeteneği ile öğretmenlerinin dikkatini çekti. Matematik, fizik ve kimya öğretmeni Mehmed Nadir Bey tarafından özel bir ilgiyle yetiştirildi.

1882 yılında okuldan mezun olunca Posta ve Telgraf Nezareti Fen Şubesi’nde işe girdi. Posta ve Telgraf Nezaretinin, uzman telgraf mühendisi ve fizikçi yetiştirme kararı üzerine, 1883 yılında Paris’te Ecole Supérieure de Télégraphie (Yüksek Telgrafçılık Okulu) isimli okula gönderildi.

Paris'e derslerine devam ettiği Yüksek Mühendislik Okulunda ileri bir integral hesabının çözümünde gösterdiği başarı, sınıfındaki Fransız arkadaşları tarafından, kendisine "Sen çok intelligent (zeki) sin" denilmesine sebep olmuş ve bundan sonra artık daima Salih Zeki diye anılmaya başlamıştır.

Fransa Politeknik Yüksek Okulunda elektrik mühendisliği öğrenimi görerek 1887'de İstanbul'a döndü.

Salih Zeki Bey, Posta ve Telgraf idaresinde elektrik mühendisliği ve telgraf müfettişliği görevini yürütürken, bir süre Kıbrıs’ta, telgraf kablolarının tamiri görevi için bulundu. Nezâret’teki görevine döndükten sonra, 1889 yılında Fen Kalemi Müdür Muavinliği’ne tayin edildi. Aynı yıl 1889 yılında ek görevle Mekteb-i Mülkiye-i Şahane (Siyasal Bilgiler Okulu) lise kısmına hikmet-i tabiiye (fizik) ve Kimya profesörü olarak atandı. Aynı zamanda yetiştiği okul olan Darüşşafaka’da gönüllü olarak Fransızca ve fen dersleri verdi. Credit Lyonnais müdürü Mösyö Lemoine ile tanışması ve onun teşvikleri üzerine matematik ve astronomi tarihi ile ilgilenmeye başladı. Ortaçağ İslam dünyasındaki bilimsel çalışmaları yazmalara dayanarak aydınlatmak istiyordu. Önce kendisini İslam öncesi Yunan ve Hint çalışmaları konusunda yetiştirdi, sonra eski yazmaları inceledi; 1889 yılında ilk bilim tarihi makalesini “Mémoire sur les chiffres indiens” (Hint Rakamları Üzerine Bir İnceleme) yayımladı.

1893’te Fen Kalemi Müdür Muavinliği görevine ek olarak Fen Kalemi Muayene Komisyonu ikinci başkanı oldu. 1894’te başarılı çalışmalarına karşılık dördüncü dereceden Mecidî Nişanı ile taltif edildi.

30 Ocak 1896 tarihinde Rasathâne-i Âmire müdürlüğüne getirildi. 1868 yılında İstanbul Beyoğlu’nda kurulmuş olan Rasathâne-i Âmire, astronomi ile ilgili bir tesis olmayıp basınç ve sıcaklık gibi hava değişikliklerini gözleyip kaydetmek üzere kurulmuştu. Bu kurum dönemin Fransızca kaynaklarında L’Observatoire Impérial Météorologique adıyla anılmıştır. Fransa’dan davet edilen ve telgraf şebekeleri konusunda uzman olan Aristide Coumbary tarafından kurulan bu istasyon Balkanlar, Anadolu ve Ortadoğu’daki yaklaşık yirmi istasyonun merkezi durumundadır. Salih Zeki Bey, gerek Paris’te eğitim almış olması gerek Nezaret’teki başarılı çalışmaları sonucunda uygun bir kişi olarak Rasathâne-i Âmire müdürü olarak atanır.

1898 yılında Journal Asiatique dergisinin 2. sayısında, Müslüman matematikçilerin kullandıkları notasyonu anlatan “Notation algébrique chez les orientaux” (Doğulularda cebirsel notasyon) isimli makalesini yayınlamıştır.

1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilânından sonra ise Maarif Nezareti Meclis-i Maarif (Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurulu) üyeliği yaptı.

1910 yılında, şair Tevfik Fikret'in istifası üzerine, Galatasaray Sultanisi (Galatasaray Lisesi) müdürlüğüne atandı. 1912’de Maarif Nezareti Müsteşarlığına getirildi.

1913'te Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) Rektörü oldu. Bundan sonra Salih Zeki Bey, kendisini sadece Fünun (Fen) Fakültesi Riyaziye (Matematik) Şubesindeki derslerine verdi. 1917’de rektörlükten ayrıldıysa da üniversitedeki görevini Fen Şubesi (Fakültesi) Müderrisi (Profesör) olarak sürdürdü 1919'da Fen Şubesi'nin dekanı oldu. 1919 ve 1920 yıllarında Fen Fakültesi dekanlığı yapmıştır. Rektörlük yaptığı dönemde üniversiteye Alman öğretim üyeleri getirtti ancak I. Dünya Savaşı nedeniyle bu öğretim üyeleri ülkelerine dönmek zorunda kaldılar.

Hocalık hayatının ilk döneminde Darüşşafaka ile Deniz Harp Okulunda ve Mülkiye Mektebi ile Yüksek Mühendis Mektebinde matematik ve fizik dersleri okuttu.

1892'de Resimli Gazete'de bastırdığı dizi makalelerde daha önce çok iyi bilinmeyen yazarları ve eserleri ayrıntılı olarak tanıttığı monogrofiler hazırladı. Bu monografiler yoluyla ileride Asar-ı Bakiye adlı eserinin kaleme alınmasını sağlayacak tarihi bilgi birikimini oluşturmaya başladı.

Salih Zeki Bey'in en önemli çalışmaları, Ortaçağ matematik tarihi ile ilgili olan ve Asâr-ı Bakiye adıyla ancak ilk iki cildi yayımlanan incelemesi, Kamus-i Riyaziyat adlı büyük matematik - fizik ansiklopedisi ve bilim felsefesi, hatta ahlâk konularını içeren tercümeleri ile yazdığı Mizân-ı Tefekkür adlı mantık kitabıdır.

Darülfünun hocalığı sırasında birçok konularda konferanslar verdi, günlük gazetelerde ve bazı dergilerde pozitif bilim konularında polemik ve eleştiri yazılan yazdı. İkdam gazetesinde, Darüşşafaka Mecmuasında, İktisadiyat ve Darülfünun dergilerinde makale ve incelemeleri yayımlandı. Ünlü gazeteci-yazar Ahmet Mithat Efendi ile müzik teorileri üzerinde, İzmirli Ferit Efendi ile bazı bilimsel konularla ilgili olarak, matematikçi Mehmed Emin Beyle cebir denklemleri derecesi üzerinde, hatta teslis-i zevâyâ (bir açıyı üç eşit parçaya bölme) konusu üzerinde kalem tartışmalarına girdi.

Zamanında mantıkçı diye ün kazanan Ali Sedad Bey (1856-1900)'le de yeni-eski mantık konuları üzerinde eleştirel tartışmalar yaptı. Salih Zeki Bey'in makalelerinde açık seçik, kuvvetli ve sağlam örgülü bir mantık olduğu kabul edilir. Hakkında bilgi veren kaynaklar kendisini "Deha mertebesinde bir matematik kabiliyet ve zekâsına sahip" bir bilim adamı ve "Türkiye'de bilim tarihinin kurucusu" olarak anar.

1900 yılında Üsküdar Amerikan Lisesi son sınıf öğrencisi olan Halide Edip Adıvar’a özel matematik dersi verdi.

Evlilikleri :
Salih Zeki Bey'in, ilk eşi piyanist Vecihe Hanım'dan olan oğlu Jeoloji Mühendisi Malik Sayar 1892 yılında doğmuştur. 1901 yılında eşinden boşandı.

Salih Zeki Bey, ikinci evliliğini 1901 yılında Halide Edip Adıvar ile yaptı. 1903 yılında ilk oğlu Ayetullah, bundan on altı ay sonra da ikinci oğlu Hasan Hikmetullah Togo dünyaya geldi. Salih Zeki Bey'in ikinci bir kadınla evlenmek istemesi üzerine Halide Edip Adıvar ondan 1910 yılında boşandı.

Üçüncü evliliğini 1910 yılında öğretmen Münevver Hanım ile yaptı. Bu evliliğinden Tarık Sayar ve Faruk Sayar (d. 1917-ö. 1997) adlarındaki çocukları dünyaya geldi.

İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin görüşlerine yakın olan Salih Zeki Bey, 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Tanin Gazetesi'nde bilimsel makaleler yazmaya başladı ve Maarif Nezareti Meclis-i Maarif üyeliğinde bulundu.

Auguste Comte hayranı olan Salih Zeki, onun öğretisini tanıtmak için Halide Edip Adıvar ile birlikte Auguste Comte Felsefe-i Müsbetesi adlı bir makale yayımladı. 1908- 1909 yıllarında yoğun bir çalışma dönemine girerek Darülfünun'da çok sayıda ders verirken değişik alanlarda ve seviyelerde pek çok ders kitabı yayımladı.

31 Mart Vakası nedeniyle eşi Halide Edip Adıvar, gericilerin hedefi durumuna gelince çocuklarıyla beraber Mısır'a kaçmak zorunda kalmıştı. Ardından Salih Zeki Bey de Mısır'a gidip, çocuklarla geri döndü, Halide Edip Adıvar, birkaç ay İngiltere'de kaldı.

1920 yılında ruhsal bir rahatsızlığa yakalanarak Şişli'deki Özel Fransız Lape Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Ancak bu rahatsızlıktan kurtulamayarak öldü.

Salih Zeki Bey, 2 Temmuz 1921 tarihinde İstanbul’da 57 yaşında ölmüştür. Fatih Camii bahçesine defnedildi.

Kitapları :
1924 - Kamus-i Riyaziyat
1913 - Asar-ı Bakiye
1915 - Darülfünun Konferansları
1916 - Mizân-ı Tefekkür

Çeviri:
1906 - İlim ve Faraziye - Felsefe-i İlmiye (Henry Poincare'dan, 1906), 1914 - İlmin Kıymeti (Poincare'dan, 1914).

Salih Zeki Beyin, ayrıca matematik, fizik ve astronomi alanlarında Hikmet-i Tabiye, Elektrik-i Mıknatısi, Cazibe-i Umumiye, Hisab-ı İhtimali, Nazariye-yi Temevvücat gibi çok sayıda eseri vardır.

Kaynak:Biyografiler.com