Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
Musahipzade Celal

Musahipzade Celal

Doğum Tarihi: 31.Ağustos.1868

Ölüm tarihi: 20.Temmuz.1959

Musahipzade Celal kaç yaşında öldü : 91

Burcu: Başak

Meslek: Tiyatro Yazarı

Doğum Yeri: İstanbul

Ölüm Yeri: İstanbul

Milli Edebiyat dönemi oyun yazarıdır. Eserlerinde konularını genellikle Osmanlı döneminden ve günlük yaşamdan almıştır.

Musahipzade Celal, 31 Ağustos 1868 tarihinde İstanbul’da Cihangir semtinde doğmuştur. Asıl adı Mahmud Celaleddin'dir. Gazhane Başkâtibi Musahipzade Ali Bey ile Fıtnat Ecibe Hanım’ın oğludur. Dedesi, III. Selim’in musahipi bestekâr İzzet Şakir Ağa’dır. 1935’te çıkarılan Soyadı Kanunu ile Musahipzade soyadını aldı ve Musahipzade Celal adıyla ünlendi.

İstanbul'da Tophane Firuzağa Sıbyan Mektebi’nde İlkokulu okudu. Orta öğrenimini -Tophane Fevziye Rüştiyesi ile Süleymaniye Nümûne-i Terakkî İdâdîsj’nde yaparak mezun oldu. 1889 yılında, Babıâli Tercüme Odası'nda kâtip olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Hukuk fakültesinde de okudu ancak okulu bitiremeden bıraktı. Tiyatroya bu yıllarda ilgi duydu. O sırada henüz yaygınlaşmakta olan modern tiyatro oyunlarını izlediği gibi geleneksel seyirlik oyunlardan olan ortaoyunu gösterilerine de amatör olarak katıldı. Bu oyunlarda zenne rollerine çıktı. İlk oyun denemelerini de gene bu yıllarda yazdı.

1908 yılında İkinci Meşrutiyet’ten sonra Tercüme Odası'ndaki kâtiplik görevinden ayrılarak yalnız piyes yazmakla uğraştı. 1917-1923 yıllarında tekrar memurluk yaptı. 1923 yılında Üsküdar defterdarı iken emekliye ayrıldı.1923’te emekli olduktan sonra bir serpuş (başlık) koleksiyonu yapmak üzere Evkaf Müzesi’ne davet edildi. Oyunlarının yanı sıra “Eski İstanbul Yaşayışı” adlı, Osmanlı’nın içtimai yapısı ve adetlerini konu alan bir inceleme kitabı da yazmıştır.

Musahipzade Celal, 1909 yılında ilk oyunu Türk Kızı yayımladı. Onu 1912'de yazdığı ve 1912’de sahnelenen Köprülüler adlı tarihsel oyun izledi. İlk piyesi 1912 yılında oynanan Köprülüler’dir. 1927-1937 yılları arasında çok meşhur oldu. Konusunu, genellikle Osmanlı tarihinden alan ve çeşitli devirlerin sosyal hayatını inançları, âdetleri ve gülünç tarafları ile canlandıran piyesler yazdı. Sosyal tenkide büyük yer verdi. Tiyatro ve piyeslerinde kahramanları kendi zamanlarındaki dil ve üslûp ile konuşturdu.

1913 yılında ilk müzikli yapıtı olan İstanbul Efendisi sahnelendi. 1919–24 arasında yazdığı oyunların hepsi Osmanlı Operet Heyeti'nce (1923 yılından sonra İstanbul Operet Heyeti adını aldı) oynandı. 1927'den sonraki oyunları ise Darülbedayi (sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu oldu) tarafından sahnelendi.

1935 yılında Şehir Tiyatrosu kütüphane memurluğuna getirilen Musahipzade Celal bu görevi ölümüne kadar sürdürdü.

Lale Devri adlı oyunu, İstanbul’da ilk defa kadınların tiyatroya gelmesini sağlayan oyun oldu. O sene Ramazan ayında ilk defa kadınların da gece tiyatroya gelip bu oyunu izlemesi için izin verildi.

Musahipzade Celal, güldürme gücünün ötesinde bir sanat değeri taşımayan eserlerinde, umumi çizgisi itibariyle İbrahim Şinasi'nin açtığı yerli komedi çığırını devam ettirdi. Musahipzade Celal oyunlarında genellikle geçmişi eleştirel bir bakışla sergiler. Konuları çoğunlukla 18. yüzyılda geçen bu oyunlarda Osmanlı devlet yönetimindeki bozulmayı, toplumdaki çürümeyi bir güldürü havası içinde yansıtmaya, canlandırmaya çalışır. Hemen her düzeydeki devlet görevlisinin içine düştüğü rüşvet, adam kayırma, çıkarcılık, ikiyüzlülük, dalkavukluk gibi olumsuz durumları, medreselerdeki bozulmayı, kutsal değerlerin kişisel çıkarlar için araç olarak kullanılmasını, esnaf geleneklerindeki yozlaşmayı, eve kapanmış kadının bunalımlarını ustalıkla işlediği oyunları seyirci tarafından her zaman beğeniyle izlenmiştir.

Köprülüler, Lale Devri, Demirbaş Şad gibi konusunu gerçek tarihsel olaylardan alanlar dışında başlıca oyunları Fermanlı Deli Hazretleri, Macun Hokkası, Atlı Ases, Yedekçi, Aynaroz Kadısı, Balaban Ağa, Kaşıkçılar, Bir Kavuk Devrildi, Kafes Arkasında, Mum Söndü, Pazartesi-Perşembe'dir. Bu oyunlardan Aynaroz Kadısı (1938) ile Bir Kavuk Devrildi (1939) Muhsin Ertuğrul tarafından sinemaya da uyarlanmıştır. Musahipzade Celal'in Eski İstanbul Yaşayışı (1946) adlı bir de incelemesi vardır.

Musahipzade Celal, 20 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da 91 yaşında ölmüştür.

İstanbul Şehir Tiyatroları'nın Üsküdar sahnesi Musahipzade Celal adını taşır.

Yazdığı Tiyatro Oyunları :
- Türk Kızı (basılışı 1909; 1936′da Gülsüm adıyla)
- Köprülüler (1912) - 1912- Mınakyan Kumpanyası
- İstanbul Efendisi (1913) - 1917- Benliyan Operet Heyeti
- Lale Devri (1914) - 1921- Odeon Tiyatrosu -Ahmet Fehim
- Macun Hokkası (1916) - 1919- İstanbul Operet Heyeti
- Yedekçi (1919) - 1920- İstanbul Operet Heyeti
- Kaşıkçılar (1920) - 1921- İstanbul Operet Heyeti
- Atlı Ases (1921) - 1921- İstanbul Operet Heyeti
- Demirbaş Şarl (1921) - 1922- İstanbul Operet Heyeti
- İtaat İlamı (1923) - 1924- İstanbul Operet Heyeti
- Moda Çılgınları (Basılmadı Ve Oynanmadı)
- Fermanlı Deli Hazretleri (1924) - 1927- Darülbedayi Tiyatrosu
- Aynaroz Kadısı (1927) - 1928- Darülbedayi Tiyatrosu
- Kafes Arkasında (1928) - 1928- Darülbedayi Tiyatrosu.
- Bir Kavuk Devrildi (1930) - 1930- Darülbedayi Tiyatrosu
- Mum Söndü (1930) - 1931- Darülbedayi Tiyatrosu
- Pazartesi-Perşembe (1931) - 1932- Darülbedayi Tiyatrosu
- Gül Ve Gönül (1932) - 1953- Darülbedayi Tiyatrosu
- Balaban Ağa (1933) - 1935- Darülbedayi Tiyatrosu
- Selma (1934) - Sahnelenmedi
- Genç Osman (Mehmet Şükrü Erden’le) - 1937- Ankara Devlet Tiyatrosu
- Gücü Gücü Yetene,
- Kadın Tertibi,
- Kısmet Değilmiş
- Hisse-i Şayia,
- Sekizinci,
- Ceza Kanunu

Yazdığı En Önemli Eseri Hakkında Bilgi:
Aynaroz Kadısı, yetkisini kötüye kullandığı için sık sık görevden alınan (bacanağı Şeyhülislam Lem’i Molla’ nın korumasında olduğu için büsbütün cezalandırılmayan) Divrikli Yakup, olanakları kısır Aynaroz Kadılığı’nda da sömürülecek durumlar bulunur. Miras hakkı kiliseye bırakılan bir genç kızın çevresinde, hem çapkınlık yapma, hem açıktan para kazanma fırsatlarını yaratır, elde ettiği toplamdan şeyhülislam ve kazaskerlere gerekli rüşvet paylarını ustaca sunarak kendisini aklandıracak kararı sağlar. Din sömürüsünü, adalet kurumlarının bozulmuşluğunu, hile-i şer’iye denen kaçamak yollarını, ikiyüzlü yetkililerin kişisel çıkarları uğruna devlet yapısını nasıl zedelediklerini gülünçlükler içinde eleştiren eser hem bir örf-âdet, hem bir karakter komedisidir.

Kaynak:Biyografiler.com