Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
Enver Hoca

Enver Hoca

Doğum Tarihi: 16.Ekim.1908

Ölüm tarihi: 11.Nisan.1985

Enver Hoca kaç yaşında öldü : 77

Burcu: Terazi

Meslek: Devlet Başkanı

Doğum Yeri: Ergiri, Arnavutluk

Ölüm Yeri: Tiran, Arnavutluk

Enver Halil Hoca, II. Dünya Savaşı'nın ardından 1985 yılındaki ölümüne kadar Arnavutluk Halk Cumhuriyeti lideri ve Arnavutluk Emek Partisi Genel Sekreteri idi.

Enver Hoca, 16 Ekim 1908 tarihinde o zaman Osmanlı Devleti'ne bağlı olan Arnavutluk'ta, Ergiri (günümüzde Gjirokastër olarak bilinen) kentinde Bektaşi Arnavut bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Tam adı Enver Halil Hoxha’dır. Bektaşiliğe sıkı bağlı olan babası Halil Efendi tarafından kendi adıyla beraber ona, o zaman Balkanlarda namı bir efsaneye dönüşen, İttihat ve Terakki Parti'sinin parlayan ismi, Enver Paşa'nın adı verildi. İlk eğitimini, doğduğu, bugünkü ismi Gjirokaster olan Ergiri şehrindeki Asım Baba Tekkesi'nde Bektaşilik üzerine aldı.

Korça Fransız Lisesi'nde eğitimine devam ederken, 16 yaşında katıldığı bir miting nedeniyle hapse atıldı. Arnavutluk o günlerde İtalya destekli özgün bir kral olan, Galatasaray lisesi mezunu Ahmet Zogo tarafından yönetiliyordu. Enver Hoca kısa bir süre hapiste kaldıktan sonra 1930 yılında yüksek eğitim için Fransa'ya gitti. Lisede alt yapısını edindiği komünizmi Fransa'da iyice benimsedi. Fransa'da Fransız Komünist Partisi'nin yayın organı Humanité'de yazmaya başladı.

Paris'te çeşitli komünist yayın organlarında ülkesi hakkında ve Ahmet Zogo'nun idaresi aleyhinde yazılar yayınladı. Fransa'da Arnavutluk devleti tarafından burslu olarak okutulan Enver Hoca'nın bursu, yazdığı yazılar sebebiyle kesildi. Geçim sıkıntısı nedeniyle bir süre de Belçika'da eğitimine devam eden ve Arnavutluk konsolosluğunda çalışan Hoca, Zogo'nun ajanlarının baskısı ile Arnavutluk'a dönmek zorunda kaldı.

Enver Hoca'nın komünizme olan ilgisi Fransa'da yüksek tahsil yaptığı günlerde gelişti.

Enver Hoca, 1936 yılında Arnavutluk'a döndüğünde Fransızca öğretmenliğine başladı. O, bu görevdeyken 1939 yılında Benito Mussolini yönetimindeki İtalya, Arnavutluk idaresinin askeri ve ekonomik borçlarını bahane ederek 100 bin kişilik bir orduyla Arnavutluk'u fiilen işgal etti ve Kral Ahmet Zogo'yu sürgüne gönderdi. İşgalden sonra Hoca, öğrencileri arasında komünizmi yaydığı gerekçesiyle öğretmenlikten uzaklaştırıldı. İşsiz kalan Enver Halil Hoca, Tiran'da bir tütün dükkânı açtı. Bu dükkân bir süre sonra İtalyan işgaline tepki gösteren komünist militanların toplantı yerine dönüştü.

Nazi Almanya'sının SSCB'ye savaş açmasıyla harekete geçen 130 kişi, 8 Kasım 1941 tarihinde Arnavutluk’taki komünist unsurların büyük bir kısmını birleştirerek Arnavutluk Emek Partisi’ni kurdu. Parti genel sekreterliğine bu görevi ölümüne dek yürütecek olan Enver Hoca seçildi.

Dönemin Arnavutluk Kralı Ahmet Zogo, ülkeyi işgal eden İtalyanlar tarafından sürgüne gönderildi.

Partinin kurulmasıyla beraber faşizmi benimseyen İtalya işgaline karşı ciddi bir direniş başladı. Enver hoca yönetimindeki “Partizan” denilen, SSCB'de ve Yugoslavya'da da benzerleri olan halk destekli, düzensiz birlikler, bu direnişin ana unsuruydu. Emek Partisi’nin ve ona bağlı olarak hareket eden Partizanların ülke içinde de işgal yanlısı gruplar, sabık kral Ahmet Zogo'yu geri getirmek isteyen meşrutiyetçiler ve muhalif komünistlerle başı dertteydi.

1943 yılında İkinci Dünya Savaşı çerçevesinde Müttefikler grubu İtalya'yı işgal etti ve İtalya'da faşizm idaresi çöktü. Partizan birlikleri bunu fırsat bilerek İtalya'yı Arnavutluk'tan çıkardı. Müttefik devletlerin Balkanlar’dan çıkarma yapmasından çekinen Almanya, Partizan birliklerini dağlara çekilmeye zorlayarak Arnavutluk'u işgal etti. Yerel işbirlikçilerle beraber hareket eden Almanlar Arnavutluk'ta geçici bir hükümet kurdular.

1944 yılında Arnavutluk Emek Partisi himayesinde bir kongre toplandı ve kongrede 13 kişilik bir Ulusal Kurtuluş Komitesi kuruldu. Komite işgalden kurtarılan şehirleri idare edecekti. Komite başkanlığına ve bir süre sonra düzenli orduya dönüşecek Partizanların komutanlığına Enver Hoca seçildi. Kısa sürede toparlanan Partizanlar ciddi bir karşı saldırıya geçerek 17 Kasım 1944 tarihinde başkent Tiran'a girdi. Almanlara ve onların yerli işbirlikçilerine karşı savaşan Partizan birlikleri, 29 Kasım 1944 tarihinde Arnavutluk'un tamamını işgalden kurtardı ve muhalifleri sindirdi.

Partizanlar, 1944 Kasım ayının ortalarında Tiran'a girmeyi başardı ve ay sonunda ülkenin tamamı işgalden kurtarıldı.

Enver hoca, 11 Ocak 1946 tarihinde kurulan Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti'nin başına seçildi. Katı bir komünizm yanlısı olan Enver Hoca, merkeziyetçi bir yönetim kurdu. İlerleyen yıllarda Arnavutluk Emek Partisi'nin Arnavutluk yönetiminde söz sahibi olan tek parti olduğunu anayasaya ekleyecekti.

Devlet idaresinde sıkı sıkıya bağlı olduğu Josef Stalin'in öğretilerini örnek alan Hoca, SSCB'nin gizli istihbarat örgütü olan KGB’ye benzer Arnavut "Sigurimi” teşkilatını kurdu ve bu teşkilat Arnavutluk'un her tarafına yayıldı. Çok sayıda muhalif siyasi, entelektüel ve din adamını bu örgütle takip ettiren Enver Hoca, diğer komünist idarelerde olduğu gibi takip ettirdiği muhaliflerini ortadan kaldıracaktı.

Enver Hoca, idaresinin ilk yıllarında yine bir komünist olan Josip Broz Tito başkanlığındaki Yugoslavya ile iyi ilişkiler içindeydi. İtalyan ve Alman işgaline karşı Arnavutluk'a birçok yardımda bulunan Yugoslavya ile ilişkiler Josip Broz Tito'nun Josef Stalin'i eleştirmesi ve onun öğretilerinden kopması ile bozuldu. Bundan sonra Enver Hoca, SSCB'de Josef Stalin'den sonra idareyi ele alan Nikita Kruşçev dönemine kadar, SSCB ile sıkı bir dostluk güdecek ve kısmen de olsa ülkeyi dışa açık olarak yönetecekti.

SSCB 1965 yılında Çekoslovakya’ya girmesi üzerine Enver Hoca, Varşova Paktı’ndan çekildiğini açıklamıştır. Ayrıca Enver Hoca Sovyetler Birliği'nin bu tutumunu sert bir dille kınamış ve SSCB politikalarına yönelik çok ağır ithamlarda bulunmuştur.

Enver Hoca, hoca soyadını alacak kadar mütedeyyin (dinine bağlı, dindar) bir aileden gelmesine rağmen, inandığı komünizmin yapısı gereği tüm dinlere karşı bir tavır aldı. Bu tavır alış ilerleyen yıllarda insan haklarına ve dine karşı tedricen bir savaşa dönüşecekti. Josef Stalin'in ölümüyle, Josef Stalin'i eleştiren ve SSCB'de farklı bir idare tarzı güden Nikita Kruşçev'i suçlayan Enver Hoca, diplomatik olarak Mao Zedong yönetimindeki Çin'e yaklaştı. Çin'deki kültür devriminin bir benzerini Arnavutluk'ta uygulamak isteyen Enver Halil, 13 Kasım 1967 tarihinde çıkan anayasa ile Arnavutluk'un ateizmi benimsediğini ilan etti.

1974 yılına gelindiğinde Enver Hoca sadece söylentilerden yola çıkarak darbeden şüphelendiği ordunun üst düzey subaylarının çoğunu idam ettirdi.

Birçok Ortodoks, Katolik rahip ve Müslüman din adamı çeşitli nedenlerle öldürüldü, hapsedildi, taş ocaklarında çalıştırıldı. Dini kurumların hepsi yasaklanarak mal varlıklarına el konuldu. Dini simge, sembolleri çağrıştıran her türlü kişi ve kurum ismi yasaklandı. Arnavutçadan, Osmanlı Türkçesine ve Arapçaya ait kelimeler çıkartıldı.

Cami ve kiliseler yakılarak ve yıkılarak ortadan kaldırıldı. Geride kalanları depo, spor salonu, kültür merkezi ve ahır olarak kullanıldı. Özellikle Tiran'da bulunan Ethem Bey Camisi dinsizlik müzesi yapıldı. Ramazan orucu, cemaatle namaz ve dini bayram kutlamaları engellendi, hatta Müslümanların sünnet olmalarına dahi müdahale edildi. Okullarda dinsizlik propagandası yapıldı ve Albanizm denilen Arnavut milliyetçiliği temelli fikir akımı aşılanmaya çalışıldı.

Ülkesini dışarıya kapatan Enver Hoca, Arnavutluk halkıyla bir arada göründüğü propaganda fotoğraflarını oldukça sık kullanıyordu.

Mao Zedong’un ölümüyle Çin komünizmini de komünizme ihanet etmekle itham eden Enver Hoca ülkesini tamamen dışa kapattı. Zaten Arnavut vatandaşların yurtdışına çıkışları yasaktı. Komünizm haricinde tüm fikirleri ülkesinde yasaklayan Enver Hoca, muhaliflerini SSCB etkisindeki dönemde Yugoslavya ajanı, Çin etkisindeki dönemde SSCB ajanı, dışa kapalı son dönemde de batı ajanı olmakla itham etti. Muhaliflerin bir kısmı öldürüldü, bir kısmı taş ocaklarında çalıştırıldı, bir kısmı uzun süre hapsedildi.

Enver Hoca ömrünün son yıllarında giderek paranoyak bir ruh haline büründü ve politikaları da aynı doğrultuda katılaştı.

Enver hoca ömrünün son zamanlarında, düşman saldırısı paranoyası ile Arnavutluk'un her tarafına beton ve çimentodan yapılan “bunker” ismindeki sığınaklardan 750 bin tane inşa ettirdi.

Enver Hoca, 1945 yılında Necmiye Hoca ile evlendi. Ilir Hoxha, Pranvera Hoxha adlarında iki çocuğu oldu.

Enver Hoca, 11 Nisan 1985 tarihinde Tiran, Arnavutluk’da 77 yaşında kalp krizi neticesinde ölmüştür. Önce Tiran'da şehitliğe gömülen Enver Hoca, 1991 yılında şehir mezarlığına taşındı. Geride “Hocaizm” adı verilen, Türkiye'de de takipçileri bulunan görüşlerini anlattığı çok sayıda kitap bıraktı.

Enver Hoca'nın kendisi için inşa ettirdiği piramit formundaki anıt mezar, günümüzde halka açık etkinlikler düzenlenen bir merkez olarak kullanılıyor.

Arnavutluk belleğinde derin yaralar açan Enver Halil Hoca'nın yaptırdığı piramit şeklindeki anıt mezar, ölümünden sonra konferans ve sergi salonuna çevrildi. Ülkenin dört bir yanına inşa ettirdiği bunkerler ise Arnavutlar tarafından kısmen hala çok çeşitli şekillerde kullanılmakta... Sevenleri tarafından sağlığında Berat şehri civarındaki bir dağın yamacına yazılan ismiyse ölümünden sonra bir harf değişikliği ile İngilizce ''Never'' yapıldı, yani ''Asla''...

20 Şubat 1991 tarihinde Arnavutluk’un başkenti Tiran’daki İskender Bey Meydanı’nda toplanan binlerce genç öğrenci, 6 yıl önce ölen Enver Hoca'nın heykelini yerle bir etti.

Kaynak:Biyografiler.com