Almanya'nın yeni cumhurbaşkanı olarak Frank Walter Steinmeier seçildi.
2017-02-12
Almanya'nın yeni cumhurbaşkanı olarak Frank Walter Steinmeier seçildi.
1260 üyeli Federal Seçiciler Kurulu tarafından 12 Şubat 2017 Pazar günü yapılan seçimde, ilk turda 931 oy alan Dışişleri eski Bakanı Frank Walter Steinmeier, Almanya Cumhurbaşkanı seçildi.
Alman basını Frank Walter Steinmeier'in Almanya'nın yeni cumhurbaşkanını seçilmesini ve dünya genelinde ulusalcılığın yükselişe geçmesini yorumluyor. Der Spiegel: İyi ki Steinmeier gibi insanlar var
Almanya’nın 12. Cumhurbaşkanı, eski Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier oldu. İlerleyen yaşı ve sağlık durumu nedeniyle yeniden aday olmayacağını açıklayan eski cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un yerine, koalisyon hükümeti tarafından ortak aday gösterilen Steinmeier, 1260 üyeli Federal Seçiciler Kurulu tarafından Almanya’nın yeni Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Cumhurbaşkanlığı için, Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti'nin ortak adayı olan Frank Walter Steinmeier ile Sol Parti'nin desteklediği araştırmacı Christoph Butterwegge (66), Almanya için Alternatif Partisi (AfD) adayı Albrecht Glaser (75), Korsan Partisi adayı Engelbert Sonneborn (78) ve Özgür Seçmenler'in (Freie Wähler) adayı Alexanden Hold (54) olmak üzere toplam beş aday yarıştı.
Frank Walter Steinmeier, bin 253 üyenin katıldığı ilk tur oylamada 931 oy alarak cumhurbaşkanı seçildi. Seçilmek için 631 oy gerekliydi. Steinmeier’in rakipleri Butterwegge 128, Glaser 42, Hold 25, Sonneborn ise 10 oy aldı.
Almanya’da cumhurbaşkanı, Federal Seçiciler Kurulu tarafından seçiliyor. Bin 260 üyeli kurulun tek görevi cumhurbaşkanını seçmek. Kurul üyelerinin 630’u Federal Parlamento Milletvekili, diğer 630’u ise nüfus oranına göre eyaletlerde toplumun değişik katmanlarından seçilen vatandaşlardan oluşuyor. Kurulun siyasi partilere göre dağılımı ise şöyle: Hristiyan Birlik Partileri 539, Sosyal Demokrat Parti 384, Yeşiller 147, Sol Parti 95, Hür Demokrat Parti 36, Almanya için Alternatif 35, Korsanlar 11 ve diğerleri 13.
Eski Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un 5 yıllık görev süresi 18 Mart 2017 günü dolacak. Almanya’nın 12. Cumhurbaşkanı Steinmeier ise, 19 Mart 2017 itibariyle görevine başlamış olacak.
Frank Walter Steinmeier, 5 Ocak 1956 tarihinde Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin Detmold kentinde dünyaya geldi. Babası marangoz olan Steinmeier’in annesi ise fabrika işçisiydi. Giessen Justus Liebig Üniversitesi'nde hukuk ve siyaset bilimi okuyan Steinmeier, 1975 yılından bu yana Sosyal Demokrat Parti’ye üye. 1996-1998 yılları arasında Aşağı Saksonya’da Devlet Sekreterliği yapan Steinmeier, SPD’nin 1998 seçimlerini kazanmasıyla birlikte, Gerhard Schröder’in başbakanlığı döneminde müsteşar oldu. 2005 yılında Dışişleri Bakanı, 2007’de ise SPD Genel Başkanı olan Steinmeier, 2009 seçimlerinde başbakan adayı olarak girdiği seçimlerde yüzde 23 oy aldı. Steinmeier, Aralık 2013’te ise bir kez daha Dışişleri Bakanı oldu. 1995 yılında İdari Yargıç Elke Büdenbender ile evlenen Steinmeier’in bir kızı var.
61 yaşındaki Steinmeier, 2010 yılında böbrek hastası eşine böbreğini bağışladığı için bir süre politik kariyerine ara vermek zorunda kaldı.
Cumhurbaşkanı seçilen Steinmeier, önümüzdeki 5 yıl boyunca Bellevue Sarayı’nın yeni ev sahibi olarak görev yapacak.
Steinmeier, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki başkanlık seçimleri sürecinde Donald Trump'ı "nefret söylemi yayıyor" sözleriyle eleştirmiş, iki ülke ilişkileri için endişesini dile getirmişti.
Der Spiegel dergisi internet portalında eski Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier'in Almanya'nın yeni cumhurbaşkanı seçilmesini değerlendiriyor. Steinmeier'in siyasi seçkinler tarafından bir uzlaşma sonucu bu göreve aday olduğunu belirten Spiegel, bunun aslında bir avantaj olduğunu yazıyor:
"Donald Trump ya da Avrupa'daki sağ popülistlere göre ikiden fazla kitap okuyan herkes siyasi seçkin sınıfına giriyor. İyi ki Steinmeier gibi insanlar var. İyi ki siyasi seçkinler var. İyi ki Batı dünyasını içeride neyin bir arada tutacağını bilen ve seçmenler adına bir dereceye kadar güvenilir hareket eden politikacılar var. Seçkin politikacıların şu ya da bunu mahvettiği ve bu nedenle popülistlerin güçlendiğini söylemek çok basit olur. Çünkü seçmenlerin de siyasi olarak bilgilenme ve ucuz popülist söylemlerin ağına düşmeme konusunda sorumluluğu var. Steinmeier Cumhurbaşkanı oldu. Çünkü siyasi seçkinler böyle istedi. Evet, bu doğru. Büyük Koalisyon'un ortağı siyasi partilerin liderlerinin uzlaşması sonucu aday oldu ve Federal Seçiciler Kurulu büyük bir çoğunlukla kendisini Cumhurbaşkanı olarak seçti. Bunda bir haksızlık yok. Anayasaya göre tamamı uygun. Almanya'da halk tarafından doğrudan seçilen, geniş yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanı yok. Bir zamanlar böyleydi ve işler hiç de iyi gitmedi.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung da Almanya'nın yeni cumhurbaşkanının seçilmesini yorumluyor. Gazete cumhurbaşkanlığı makamının yetkilerini ve önemini irdeliyor. Yorum şöyle:
"Cumhurbaşkanlığı makamı anayasada somut bir biçimde dile getirilen bir dizi yetkiye sahip. Sadece Başbakanı önermekle kalmıyor, Federal Bakanları, asker ve memurları belirleyip, görevden alma yetkisine sahip. Cumhurbaşkanı devletler hukuku alanında Almanya'yı temsil ediyor. Belirli koşullar altında Federal Meclis'i fesh etme yetkisine ve yasalara uygun biçimde Federal Meclis tarafından reddedilen bir yasa tasarısı hakkında yasama tıkanıklığını ilan etme yetkisine sahip. Cumhurbaşkanı anayasanın bağımsız, özgür koruyucusudur. Sadece belirli koşullarda görevinden alınabilir. Bu da anayasayı ya da başka bir ceza yasasını kasıtlı olarak ihlal etmesiyle gündeme gelebilir.”
Düsseldorf'da yayımlanan Rheinische Post ise konuyla ilgili yorumunda şu görüşleri dile getiriyor:
"Steinmeier Bellevue Sarayı'na yerleşeceği için sevinilebilir. Zira kendisi Dışişleri Bakanı olduğu dönemde yaptığı gibi Almanya'yı sadece dünyada onurlu iyi bir şekilde temsil etmekle kalmayacak ek olarak kamuoyundaki tartışmalarda kutuplaşma ve polemiklere karşı diyalog ve farklılıklaştırma konusundaki tutkusu ile tam bir panzehir sunacaktır. Uluslararası alanda tecrübeli bir politikacı olarak cumhurbaşkanlığı makamında Almanya'nın dünya üzerindeki sorumluluklarını yeniden tanımlayabilir. Uluslararası bir cumhurbaşkanı olabilir.”
Die Zeit gazetesi ise başka bir konuyu, küreselleşme karşıtı olan politikacılar ve siyasi hareketlerin yükselişini irdeliyor. Gazetenin yorumu şöyle:
"Donald Trump, Vladimir Putin, Marine Le Pen, Frauke Petry ve IŞİD'in ortak bir yanı var: Hepsi de küreselleşmeyi eleştiriyor. Dünyanın ekonomik açıdan iç içe geçmişliği ucuz ürünleri ve daha iyi ihracat seçeneklerini beraberinde getirdi ancak küreselleşme kavramı zamanla hakaret olarak kullanılmaya başladı. Küreselleşmeye karşı başkaldırı, siyasetin her alanından geliyor. Ancak küreselleşmeye karşı en iyi organize olanlar sağcılar. Bu anlaşılır bir durum çünkü protesto gücünü ulusalcılıktan alıyor.
Ekonomik küreselleşme tek başına ulusalcılığın bu denli güçlenmesine yetmez. Günümüzde Avrupa'daki yabancı düşmanı hareketler İslam karşıtı. Daha zengin Batılı ülkelerde, örneğin İngiltere, Hollanda ya da İsviçre'de yabancı düşmanı gruplar Güney Avrupa ülkelerinden daha güçlü. Bu durum ulusalcılığın güçlenmesinde tek sebebin ekonomik gerekçeler olamayacağını gösteriyor.”