Abide-i Hürriyet
Abide-i Hürriyet
Abide-i Hürriyet diğer adıyla Hürriyet-i Ebediye Abidesi, 31 Mart Vakası'nda ölenlerin anısını yaşatmak üzere İstanbul'un Şişli ilçesinde Hürriyet-i Ebediye Tepesi'ne 1909-1911 yılları arasında inşa edilmiş olan anıt.
İstanbul’da Osmanlı döneminde inşa edilmiş ilk ulusal anıttır. Osmanlı’daki özgürlük hareketinin bir sembolü olan anıt, havaya atış yapan bir top şeklindedir. Altı, üçgen biçiminde bir mescididir. Etrafı, 31 Mart Vakası'nda öldürülmüş 71 asker ile İttihat ve Terakki hareketinin önde gelen isimlerinden daha sonraki yıllarda buraya defnedilenlerin mezarlarının yer aldığı bir mezarlıktır. Sadrazam ve Harbiye Nazırı Mahmud Şevket Paşa Türbesi ile Mithat Paşa, Talat Paşa ve Enver Paşa’nın mezarları bu anıtın çevresindeki mezarlardandır.
Anıt, I. Ulusal Mimarlık Akımı'nın tanınmış mimarlarından Mimar Muzaffer Bey tarafından tasarlanmış; açılışı Meşrutiyet’in ilanının üçüncü yıldönömü olan 23 Temmuz 1911’de gerçekleşmiştir.
1990 yılında anıtı simgeleyen bir amblem Şişli Belediyesinin logosu olarak kabul edilmiştir.
Tarihçe
31 Mart Vakası’nda hayatını kaybeden üçü subay 71 asker isyanın bastırılmasından sonra “Hürriyet Şehidi” ilan edilerek 26 Nisan’da düzenlenen büyük bir cenaze töreni ile Şişli’nin en yüksek tepesine defnedilmişlerdi. II. Mehmet'in (Fatih Sultan Mehmed) İstanbul'u kuşatması sırasında otağını kurduğu yerlerden biri olduğu düşünülen tepeye “Hürriyet-i Ebediye Tepesi” adı verildi. Bu tepede şehitlerin ve Osmanlı meşrutiyetinin anısını cisimleştirecek bir anıt dikilmesi kararlaştırıldı.
Sultan V. Mehmet Reşat’ın himayesinde çalışacak bir Âbide-i Hürriyet Komisyonu oluşturuldu ve bu komisyon tarafından bir proje yarışması düzenlendi. Devrin önde gelen mimarlarının katıldığı yarışmayı Mimar Muzaffer Bey'in projesi kazandı. Abide için gerekli tutar halkın gönüllü bağışlarıyla elde edildi.
II. Meşrutiyet'in birinci yıl dönümünde, 23 Temmuz 1909 tarihinde yapılan İyd-i Millî kutlamaları sırasında anıtın temeli atıldı. Temeli padişah V. Mehmet Reşat tarafından şu sözlerle atıldı: "...değil bir taş koymak mümkün olsa idi de bu abideyi kendi başıma inşâ etse idim yine de şühedânın hakkını tamamen edâ edemezdim.
Meşrutiyet’in ilanının üçüncü yıldönümü olan 23 Temmuz 1911’de ise bazı hanedan üyelerinin, askeri ve mülki erkanın huzurunda Bakanlar Kurulu tarafından açılışı yapıldı. Açılışta Harbiye Nazırı Enver Paşa ile Seryaver Paşa hazır bulunmuştur. Eserin mimarı Mimar Muzaffer Bey bir sanayi madalyası ile ödüllendirilmiştir.
31 Mart Vakası’sının bastırılmasında önemli roller üstlenen Mahmud Şevket Paşa'nn 11 Haziran 1913 günü suikast sonucu öldürülmesinden sonra türbesi Abide-i Hürriyet Anıtı yanında inşa edilmiştir. Bu olay, anıtın bir İttihatçı mezarlığına dönüştürülmesinin önünü açtı. 1921'de Berlin'de suikast sonucu öldürülen Talat Paşa'nın 1943'te Türkiye'ye getirilen cenazesi Mahmud Şevket Paşa'dan sonra Abide-i Hürriyet Meydanı'na getirilen ikinci cenaze olmuş ve onu başka cenazeler izlemiştir.
Abide-i Hürriyet Meydanın'na defnedilen İttihatçılar, defin sırasına göre şöyledir :
Sadrazam Mahmud Şevket Paşa (1856-1913), birlikte şehit olan koruması Kazım Ağa ve Yaveri İbrahim Efendi.
Sadrazam Talat Paşa (1874-1921. Ölümü ve ilk defni: Berlin. Yeniden defni: 25 Şubat 1943)
Milletvekili (6. ve 7. Dönem) Atıf Kamçıl (1884-1947)
Sadrazam Mithat Paşa (1822-1884. Ölümü ve ilk defni: Taif, Suudi Arabistan. Yeniden defni: 26 Haziran 1951)
Milletvekili (1., 5. ,6. 7. Dönem) Eyüp Sabri Akgöl (1884-1953)
Milletvekili (3.Dönem) Mithat Şükrü Bleda (1874-1956)
Harbiye Nazırı Enver Paşa (1881-1922. Ölümü ve ilk defni: Çeğen, Tacikistan. Yeniden defni: 4 Ağustos 1996)
Mimarisi
Üzerine inşa edildiği arazinin üçgen bir arazi olması nedeniyle, Mimar Muzaffer Bey projeyi üçgenler geometrisi olarak tasarlamıştır. Havaya atış yapan bir top şeklindeki anıt, köşeleri pahlanmış bir eşkenar üçgen plato üzerindedir. Buradaki pahlanmış köşelerden üç yöne yönelik geniş merdivenler ile üçgen biçimindeki zemine ulaşılmaktadır. Zeminin giriş yönünde küçük bir taç kapıya vardır; üzerinde "Makber-i Şuhedâ-i Hürriyet" yazılı kitabe bulunur.
Anıtın üç yüzeyine 31 Mart Şehitleri'nin isimleri altıgen mühürler içerisine oyularak işlenmiştir. Gövdenin ön yüzünde Sultan V. Mehmet Reşat’ın tuğrası, diğerlerinde de “Tarih-i İstirdâd-ı Meşrutiyet 12 Temmuz 1325” yazısını içeren kitabeler yerleştirilmiştir.
Anıtın üçgen planlı mahzen kısmına 18 basamakla inilir. Mermer bir kapından girilen bu kısım bir mesciddir; mihrap duvarının içinde şehit askerlerin lahitleri bulunur. Mescidin içindeki yazılar Mızıka-ı Hümayun İmamı Hattat Hacı Hasan Sabri Efendi'nin kaleminden çıkmıştır.
1908 yılında padişah Abdülhamit II’ye baskı yaparak Meşrutiyeti ilan ettirmiş olan İttihat ve Terakki Cemiyeti meşrutiyetin koruyuculuğu görevini de üzerine almıştı. Kazanılmış olan hürriyeti korumak amacıyla İstanbul’a Avcı taburları yerleştiren Cemiyet bu taburlar ile meşrutiyeti güvence altına almaya çalıştı. Ülkeye hürriyet getirmiş olan İttihat ve Terakki Cemiyeti ilk zamanlarda büyük bir desteğe sahip olmuşsa da kısa bir süre içinde bu destek yerini kaygıya bırakmıştı. Doğrudan hükümette bulunmayan İttihat ve Terakki dolaylı bir denetim kurmuş bu durum ise siyasi çalkantıları beraberinde getirmişti. Politik istikrarsızlığa, İttihat ve Terakki Cemiyetinin muhalefete karşı tahammülsüzlüğü ve yaygınlaşan siyasi suikastlar da eklenince, cemiyetin uygulamalarından memnun olmayan kesimler harekete geçmişti. Ülkede gitgide artan gerginlik 13 Nisan 1909 tarihinde büyük bir isyana dönüşmüştü.
Tarihe 31 Mart vakası olarak geçen bu isyanı, cemiyet meşrutiyete karşı bir isyan olarak değerlendirmiş ve Balkanlarda Hareket Ordusu adında bir ordu toplayarak meşrutiyeti korumak iddiasıyla İstanbul’a gelmişti. Hareket Ordusunun İstanbul’a girmesiyle çatışmalar yaşandı. Gün boyu yaşanan çatışmaların ardından Hareket ordusu İstanbul’da düzeni sağlamıştı. Düzenin sağlanmasından sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti Padişah Abdülhamit II’yi isyandan sorumlu tutarak tahttan indirdi. Böylece devlet yönetimi İttihat Cemiyetinin eline geçmiş oldu.
Meşrutiyeti korumak iddiasıyla İstanbul’a gelen Hareket Ordusundan çatışma sırasında hayatını kaybedenler olmuştu. 3’ü subay 71 asker için 26 Nisan’da İstanbul’da büyük bir cenaze töreni yapıldı. Hürriyet Şehidi ilan edilen bu kişilerin toprağa verildiği yere bir de anıt yapılması konusu gündeme geldi. Yapılacak anıt için düzenlenen proje yarışmasına Kiryadiki Efendi, Vedat Tek, Mimar Kemaleddin Bey, Alexandre Vallaury gibi devrin önde gelen mimarları proje gönderdi. Yarışmayı Mimar Muzaffer Bey kazandı.
İki yıl sonra 23 Temmuz 1911 tarihinde yani meşrutiyetin ilanının 3.yılında Abide-i Hürriyet Anıtı, Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın da katıldığı bir törenle açıldı. Üçgenler ve geometrik şekiller ile kurgulanmış olan anıta 31 Mart Şehitlerinin isimleri tek tek işlenmişti. Zeminde bulunan Taç Kapının üstünde ise "Makber-i Şuhedá-i Hürriyet" yazılıydı.
Osmanlı döneminin ilk anıtı olan Abide-i Hürriyet Anıtı daha sonraları hayatını kaybeden İttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerinin de istirahatgahı oldu. Zaman içerisinde ise anıtın bulunduğu yer Hürriyet-i Ebediye Tepesi adını aldı. Abide-i Hürriyet Anıtında mezarı olan bazı ittihatçılardan bazıları :
Sadrazam Mahmud Şevket Paşa
31 Mart vakasını bastıran Hareket Ordusunun kumandanlığını yapmış olan Mahmud Şevket Paşa daha sonra sadrazamlık görevine getirilmişti. 11 Haziran 1913 tarihinde otomobilinde bulunduğu bir sırada suikast sonucu hayatını kaybetti. Onunla beraber iki koruması da hayatını kaybetti. Cenazeleri Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ne defnedildi.
Sadrazam Mithat Paşa
Osmanlı Devletinin Meşrutiyet rejimine geçmesinde ve Kanuni Esasinin hazırlanmasında birinci derecede rol oynayan devlet adamlarından olan Mithat Paşa, Sultan Abdülaziz’in öldürülmesi olayında parmağı olduğu iddiasıyla yargılanmış ve Taif’e sürgüne gönderilmişti. Taif’te bir suikast sonucu öldürülen Mithat Paşanın cenazesi oraya gömülmüştü. Mithat Paşa’nın cenazesi uzunca bir süreden sonra 1951 yılında Türkiye’ye getirildi ve Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ne defnedildi.
Sadrazam Talat Paşa
İttihat ve Terakki Cemiyetinin en önemli 3 isminden biri olarak sadrazamlık makamında bulunan Talat Paşa I. Dünya savaşındaki mağlubiyetin ardından yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştı. 1921 yılında bir Ermeni komitacı tarafından öldürülen Talat Paşa'nın cenazesi uzun yıllar Almanya’da kalmıştı. 1943 yılında getirilen cenazesi Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ne defnedildi.
Midhat Şükrü Bey
İttihat ve Terakki Cemiyetinin önde gelen sivil üyelerinden olan Mithat Bey 1956 yılında vefat edince onun da cenazesi buraya defnedildi.
Eyüp Sabri
Meşrutiyetin ilanı için dağa çıkan Binbaşı Eyüp Sabri; Enver Paşa ve Resneli Niyazi gibi hürriyet kahramanlarından biri olarak tarihe geçmişti. İttihat ve Terakki Cemiyetinde katibi umumilik (Genel Sekreter) gibi önemli görevler üstlenmiş olan Eyüp Sabri 1953 yılında vefat edince cenazesi Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ne defnedildi.
Enver Paşa
İttihat ve Terakki Cemiyetinin en önemli 3 isminden biri olan Enver Paşa Harbiye Nazırı olarak ülkenin I. Dünya savaşına girmesinde etkili oldu. Savaştan sonra yurt dışına çıkmak zorunda kalan Enver Paşa daha sonra Türkistan’da Ruslara karşı çarpıştı ve orada hayatını kaybetti. Cenazesi 1996 yılında Türkiye’ye getirildi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de katıldığı bir törenle Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ne defnedildi.