Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
Zeki Faik İzer

Zeki Faik İzer

Doğum Tarihi: 15.Nisan.1905

Ölüm tarihi: 12.Aralık.1988

Zeki Faik İzer kaç yaşında öldü : 83

Burcu: Koç

Meslek: Ressam

Doğum Yeri: İstanbul

Ölüm Yeri: İstanbul

Zeki Faik İzer, 15 Nisan 1905 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. İlköğrenimini Beykoz Ahmet Mithat Efendi Mektebi’nde tamamlayan Zeki Faik İzer, ilk resim eğitimini ilkokul sıralarında Agah Efendi’den aldı. 13 yaşında şiir yazmaya başladı. Şiirleri İnsan ve Akbaba dergilerinde yayımlandı. Vefa Sultanisi’nde okudu. 1923 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi’ne girdi. 1923-1928 yılları arasında Sanayi-i Nefise Mektebi’nde öğrenim gördü. Hikmet Onat ve İbrahim Çallı’nın öğrencisi oldu. Daha sonra Avrupa sınavını kazanarak Paris’e gitti.

Zeki Faik İzer, 1928-1932 yılları arasında öğrenimine devam ettiği Paris’te André Lhote ve Otto Friesz Atölyelerinde resim eğitimini tamamladı. Paris Uygulamalı Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda seramik ve fresk çalıştı.

1932 yılında Türkiye’ye döndü ve Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü (Bugünkü Gazi Üniversitesi) Resim-İş Bölümüne öğretmen olarak atandı. Ancak atanmasından kısa bir süre sonra Ankara Atatürk Erkek Lisesi’ne tayini çıkınca istifa ederek tekrar İstanbul’a döndü. Ardından 1934 yılında tekrar Paris’e gitti ve iki yıl daha Paris’te kaldı. Dönüşünde 1937 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne girerek fotoğraf atölyesini kurdu. Bir süre fotoğraf ve afiş atölyelerinde çalıştı.

Zeki Faik İzer, 1933 yılında Türk Sanatında önemli grup hareketlerinden birisi olarak Nurullah Berk, Elif Naci, Cemal Tollu, Abidin Dino ve heykeltıraş Zühtü Müridoğlu ile ‘D Grubu’nun kurucu üyeleri arasında yer aldı. (Grubun adı, Türkiye'deki dördüncü grup olmalarından ve d harfinin alfabedeki dördüncü harf olmasından kaynaklanmaktadır.) Zeki Faik İzer, 8 Ekim 1933 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nun Narmanlı Yurdu’ndaki boş bir mağazada “Resmin Alfabesi” olarak niteledikleri karakalem desenlerinden oluşan ilk sergisini açtı. Hem D Grubu’nun içinde çalışmalarını sürdürmekte hem de Cumhuriyet’in onuncu yılı olan 1933’e denk gelen “İnkılap Sergisi” için Cumhuriyet İlke ve İnkılapları’nı ifade eden bir çalışmaya yoğunlaşan Zeki Faik İzer, 1934 yılında ikinci kez gittiği Paris’te Tiziano Vecellio (Titian), Paolo Veronese ve Nicolas Poussin gibi eski ustalardan kopyalar yaparken bir taraftan da yeni sanat akımlarını inceleme olanağını buldu.

1936 yılında Türkiye’ye dönünce “Akademi”de oluşturulan “Fotoğraf Atölyesi”nin başına geçti. Fotoğraf ve afiş hocalığı yaptı. D Grubu’nun 1939’da Akademi salonlarında açtığı sergiye katıldı.

1939 yılında CHP’nin Halkevleri aracılığıyla düzenlediği Yurt Gezileri programına katılarak Eskişehir ve Aydın yörelerinde çalıştı. 1939 yılında ilki gerçekleşen Devlet Resim ve Heykel Sergileri’nin 4’üncüsünde birincilik ödülü aldı.

II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle ikinci kez askere alındı.

Davetiye metnini Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yazdığı ilk kişisel sergisini 1945 yılında açtı.

1948-1952 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Müdürlüğü görevinde bulundu ve bu görevi sırasında 1951 yılında Türk Sanatı Tarihi Enstitüsü’nü kurdu. Fakat devrin iktidari ile anlaşamadığından 1953’de Enstitü müdürlüğünden çekildi. Aynı yıllarda İstanbul Fransız Konsolosluğu’nda ikinci kişisel sergisini açtı. Bu sergi aynı zamanda onun D Grubu’ndan da kopuşunun ifadesi oldu.

1970 yıllarında ressam Henri Matisse’ye duyduğu hayranlığı ifade eden çalışmalar vermeye başlamıştı. Bu anlayışlarıyla hazırladığı kolaj çalışmlarında renk, motif ve plan bakımından Matısse'nin izinden giden resimler üretmişti.

1970 yılında akademiden emekli oldu. Emekli olduktan sonra tekrar Fransa’ya döndü ve 1984 yılında İstanbul’a dönünceye kadar Fransa’da yaşadı. İzer’in başlangıçta çıplak konulu ve figüre bağlı çalışmaları, 1950’lerde ve onu izleyen yıllarda Soyut-Dışavurumcu/Lirik-Soyut yönde gelişim göstermiştir. 1960’dan sonra doğacı figüratif resmi son bulur ve Soyut Lirik dönemi başlar. Bu dönem çalışmalarında, kaligrafik imgelerden hareketle renk ve biçim ilişkilerini irdelediği ve daha sonra müzik bağlantılı kompozisyonlara yöneldiği görülür. Coşkulu boyama ve çizime yönelik renk, tuş, biçim ve çizgi araştırmaları, resimlerindeki ritmik devingenliği ve “kendiliğindenliği” de beraberinde getirmiştir. 1970 sonrası çalışmalarında kolaj denemeleri yer alır.

1980’lerde Orta Asya ve Selçuklu halılarındaki geleneksel motiflerle resimlerindeki soyut imgelemlerin birleştiği büyük boy duvar halıları üreten Zeki Faik İzer, resim sanatının sınırlarına kadar giderek kendine doğru görünen yönde araştırmalarını sürdürmüştür. Kendi kuşağı içinde uluslararası ödüller alan ve yabancı müzelere eserleri giren birkaç sanatçımızdan birisidir.

1958’de Philedelphia Güzel Sanatlar Müzesi’ne, 1963’te Avusturya Linz Müzesi’ne eserleri giren İzer, 1942’de 4. ve 1955’de 16.Devlet Resim ve Heykel Sergilerinde birincilik ödülleri ile 1961’de New York Guggenheim Sergisi’nde Türkiye bölümü birincilik ödülünü kazanmıştır. 1983 yılında Akademi’nin 100. kuruluş yılı nedeniyle Osman Hamdi Bey onur ödülünü aldı.

Sanat akımlarını izleyerek değil, kendi yapısına uygun olanı yapmaya çalıştığı için soyut resme geç başladı. 1950’li yıllarda nonfigüratif eserler üretmeye başladı.

Zeki Faik İzer, 12 Aralık 1988 tarihinde İstanbul’da 83 yaşında ölmüştür.

Sanatçının Eserlerinin Yer Aldığı Müzeler:
Philidelphia Güzel Sanatlar Müzesi, ABD
Modern Sanatlar Müzesi, NewYork, ABD
Linz Müzesi, Avusturya
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Ankara Resim ve Heykel Müzesi
İzmir Resim ve Heykel Müzesi


Kaynak:Biyografiler.com