Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
İoanna Kuçuradi

İoanna Kuçuradi

Doğum Tarihi: 04.Ekim.1936

İoanna Kuçuradi kaç yaşında : 88

Burcu: Terazi

Meslek: Akademisyen, Filozof

Doğum Yeri: İstanbul

Türkiye Felsefe Kurumu'nun başkanıdır. Türkiye’nin felsefedeki bir numaralı ismidir. Sadece Türkiye'de değil, dünyada da felsefe ve insan hakları denince ilk akla gelenlerdendir.

İoanna Kuçuradi, 4 Ekim 1936 tarihinde İstanbul'da bir Rum ailesinin çocuğu olarak doğmuştur. İlköğrenimini İstanbul Merkez Rum Ortaokulu'nda, ortaöğrenimini ise Zapyon Rum Kız Lisesi'nde tamamladı. 1954 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden 1959 yılında mezun oldu. Aynı yıl Takiyettin Mengüşoğlu'nun asistanı olarak bu bölümde göreve başladı. Ancak bir yıl sonra görevden ayrıldı.

İoanna Kuçuradi, 1965'te hazırladığı "Schopenhauer ve Nietzsche'de İnsan Problemi" adlı çalışma ile doktorasını tamamladı.

İoanna Kuçuradi, 1965-1968 yıllarında Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Felsefe ve Latince dersleri verdi. 1968 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Eğitim Bölümü'ne geçti. 1969 yılında yeni kurulan Felsefe Bölümü'nün başkanlığına getirildi. 1970'te "İnsan Felsefesi Bakımından Değer Problemi" adlı teziyle doçent; 1978'de ise "Aristotales'in Ousia'sı ve Substans Kavramı" adlı çalışmasıyla profesör oldu. Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü'nün kuruluşundan, 2003 yılında emekli oluncaya dek bölümün başkanlığını yaptı.

1997'den beri aynı üniversitenin İnsan Hakları ve Felsefesi Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin müdürü ve bu merkezin bünyesinde kurulan UNESCO Kürsüsü'nün başkanlığını yaptı.

İonna Kuçuradi, 1970'li yılların ortalarından itibaren ve özellikle de 1980'lerden sonra felsefenin ne işe yaradığını gösterebilmek için önemli faaliyetlere girişti. 1973 yılında Varna'da gerçekleştirilen XVI. Dünya Felsefe Kongresi'ne ilk kez katıldığı sırada edindiği izlenim sonucunda Türkiye'nin ülke olarak bu kongrelerde temsil edilebilmesi için gereken bir mesleki örgütün kurulması ihtiyacından hareketle 1974 yılı başlarında Ankara'da "Felsefe Kurumu" adıyla kurulan derneğe öncülük etti.

Felsefe Kurumu'nun adı 1979'da Bakanlar Kurulu kararıyla "Türkiye Felsefe Kurumu" olarak değiştirildi. Bu değişiklik, aynı yıl içinde kurumun Uluslararası Felsefe Kurumları Federasyonu'na (FISP) üye olmasını sağladı. Türkiye Felsefe Kurumu'nun 1980 yılına kadar genel sekreterliğini yürüten Kuçuradi, o yıl Nusret Hızır'ın ölmesiyle başkanlığa getirildi. 1982'de Uluslararası Felsefe Kurumları Federasyonu'nun yönetim kurulu üyeliğine seçilerek 1988'de genel sekreter oldu. 1998'de ise federasyonun başkanlığına getirildi.

2003 yılında düzenlenen 21. Dünya Felsefe Kongresi’nin Türkiye’de yapılmasına öncülük etmesi ve bu alanda yaptığı bilimsel çalışmaları nedeniyle, UNESCO Ioanna Kuçuradi’nin, 2003 Felsefe Ödülü’ne layık görüldüğünü bildirdi. Özellikle insan hakları, insan felsefesi ve etik alanlarında kitaplara, çevirilere ve makalelere imza atan Kuçuradi’nin aynı zamanda editörlüğünü üstlendiği İngilizce ve Türkçe pek çok yayın da bulunmaktadır. Ioanna Kuçuradi, ulusal ve uluslararası birçok ödülün sahibidir.

Türkiye Felsefe Kurumu, Kuçuradi'nin gerek genel sekreterlik döneminde gerekse bugüne kadar süren başkanlık döneminde, özellikle Hacettepe Felsefe Bölümü'nün öğretim üyelerinin katkı ve çalışmalarıyla yurt içinde hem yayın olarak değerli ürünler vermiş hem de seminerler, konferanslar, paneller, anma toplantıları gibi çeşitli önemli etkinlikler gerçekleştirmiş; yurt dışındaki çeşitli etkinlikler ve kongrelere katılmada da öğretim üyelerine yardıma olmuştur. İoanna Kuçuradi, felsefi antropoloji alanındaki çalışmalarını "yüzyılımız felsefesi antropolojisine bir katkı" olarak değerlendirdiği hocası Takiyettin Mengüşoğlu'nu Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde özellikle felsefi etik açısından izlemiş bir felsefeci olarak dikkati çekmektedir. Yalnız hocasının çalışmalarını izlemekle kalmamış; aynı zamanda felsefi bilginin ancak gerçekliğe bakarak üretilebileceği noktasında felsefe anlayışı bakımından da Mengüşoğlu'nun etkisinde kalmıştır.

İoanna Kuçuradi'nin "değer" ve "değerler"e olan ilgisi de Mengüşoğlu'nun Friedrich Nietzsche üzerine verdiği derslerle başlamıştır. "Max Scheler ve Nietzsche'de Trajik" adlı çalışmasında Scheler'den hareketle bir "insan fenomeni", bir "yaşam fenomeni" olarak trajiğin "özü"nü belirlemeye çalışırken, onun "her zaman değerler ya da değer karşılaştırmalarıyla ilgili" olduğunu, "mekanik bir dünyada trajik" olanın ortaya çıkamadığını vurgulayarak trajedinin günlük hayatla olan ayrılmaz ilişkisine değinir. Yaşanan hayatın olup bitmeleri içinde sanatın ve felsefenin bir araya getirildiği bu çalışmasında, bir fenomen olarak insanın trajik durumunu temellendirmeye çalışır. Doktora aşamasında değer felsefesine doğrudan doğruya eğilmeyen Kuçuradi, Mengüşoğlu'nun felsefi antropolojiyi esas alan yaklaşımını Arthur Schopenhauer ve Friedrich Nietzsche'de insan problemini araştırırken de sürdürür. Kuçuradi için daha sonra giderek belirginleşen ve vurgulanan bir görüşe, "moral" ile "etik"i birbirinden ayırma konusuna ilk kez değinmesi itibariyle Schopenhauer'un onun felsefesinde ayrı bir önemi vardır.

İoanna Kuçuradi'nin felsefi antropolojiden etiğe doğru yol alan düşünce gelişiminin en önemli basamaklarından biri, aslında doçentlik tezi olan “İnsan ve Değerleri”dir. Her ne kadar tezin adı "İnsan Felsefesi Bakımından Değer Problemi" olsa da felsefi antropoloji burada artık yalnız bir yaklaşım biçimidir. Temel sorun önceki çalışmalarında olduğu gibi bir fenomen olarak insan problemini araştırmak değil, bir fenomen olarak değer problemini ortaya koymaktır. Böylece felsefi etiğe giden yolda önemli bir problemi açıklığa kavuşturmak amaçlanır. Ancak Kuçuradi burada da Mengüşoğlu'ndan hareket etmiştir. Mengüşoğlu, “Değişmez Değerler ve Değişen Davranışlar -Felsefi Ethik İçin Kritik Bir Hazırlık-“ adlı eserinde etik fenomenleri antropolojik-ontolojik bir yaklaşımla ortaya koymaya çalışırken, araştırmasını "değişen davranışlar"la değil "değişmez değerler"le temellendirmek isterken, antropolojik-ontolojik bir etik kurma amacındadır. Kuçuradi'nin yaptığı da hocasının bu girişimini daha sınırlı bir alanda, "değer problemi" çerçevesinde gerçekleştirmektir. Onun da vurgusu, değerlerin ve değerlendirmelerin değişmesine karşılık, "değer" in değişmez olduğu üzerinedir.

Böylelikle Kuçuradi etik ile ahlâkı birbirinden ayırma amacında oldukça önemli bir mesafe kaydetmiş olur. Öte yandan onun değer problemiyle ilgilenmesinde artık salt felsefi bir kaygı değil, aynı zamanda bugünün fenomenlerini kavrama, "çağı" arılamayı antropolojik bir değer felsefesi çerçevesinde ele alırken bir yandan da yaşanan hayattaki değer problemlerini "aydınlatma" da söz konusudur. Kuçuradi, soyutlamayı esas alan geleneksel etikteki kavram analizi yerine, bugünkü etikte fenomen analizinin değer problemini ortaya koymak bakımından daha uygun bir yaklaşım olduğunu belirtir ve etikle antropoloji arasındaki ilgiyi özellikle vurgular.

Değer konusunda antropolojiyi temele aldığı kadar zaman-üsrü ve evrensel olmaya da önem veren Kuçuradi, hareket ettiği Scheler ve bir ölçüde Hartmann'ın ve dolayısıyla da Mengüşoğlu'nun görüşlerinden ayrılarak ahlâk yasasını evrensel bir ölçü olarak alıp "numen"in metafiziğini temellendiren Kant'a yönelir. Fakat Kuçuradi, her çağa özgü niteliklerin değer probleminde dikkatten uzak tutulamayacağını da göz ardı etmez. Hatta bu durumu insan gerçekliğinin değerlendirilmesindeki çağdan çağa değişen insan anlayışlarını işleyen sanat eserlerinden örneklerle açıklar. Ancak yine de çağın insan anlayışının ve buna dayalı olarak yapılan değer biçmelerin "antik" bir temelden yoksunluğunu dikkate almak gerektiğini vurgular. Çünkü Kuçuradi için bütün insanları aşan ama tek tek kişilerin haklarını ve değerini ortaya koyacak bir etiğin kurulması esas amaçtır. Bu amaçla kurulacak bir değer felsefesinin başarabilecekleri can alıcı önemdedir.

Kuçuradi'nin eserlerinde karşılaşılan insan-değer-çağ üçlemesi, onun felsefe yolculuğunda oldukça önemli kavramlardır. Öyle ki irdelemelerinde felsefe tarihi bilgisinden çok "çağ"a ilişkin problemleri dile getirmeye çalıştığı, felsefe tarihine ait bilgilere genellikle bugünü anlamak için başvurduğu görülür. Nitekim hazırladığı Hacettepe Felsefe Bölümü'nün lisans programındaki hemen hemen tüm sistematik derslerin tanımında, ilgili felsefe problemlerinin tarih içindeki gelişimi yanında "bugünkü durum"u da vurgulanmaktadır.

Gerçekten de Kuçuradi'de felsefeye salt kuramsal bir yaklaşım ya da düşünce cambazlığı gözüyle bakılmaz. Onda "felsefi bilgi"ye dayanarak, "yaşanan hayat"ta "yapılanlar veya olan bitenler ile değerler bilgisi arasındaki aykırılığı" görme anlamında kazanılacak "problem bilinci" aracılığıyla "çağın olayları”nı anlamak, temel hedef olarak belirginleşmektedir. Böylece onun düşünüşünde felsefenin bu hedef adına işe koşulması gibi bir amaçla karşılaşılır. Onun felsefeye sanat felsefesiyle başlayıp felsefi antropoloji ile devam ettikten sonra etikte karar kılmasında bu amacının önemli bir etkisi vardır. Kuçuradi'nin felsefe eğitimi anlayışı da böyle bir felsefe anlayışına dayanır. Bu anlayışta "felsefi bilgi" aracılığıyla "felsefi bakış"ı kazanmak, böylelikle de "çağın olayları"nı ve başta değerlendirmeler olmak üzere her günkü fenomenleri anlamak temel amaç olmaktadır.

Başta Goethe Madalyası olmak üzere birçok uluslararası ödülü olan İonna Kuçuradi, 2003 yılında düzenlenen 21. Dünya Felsefe Kongresi’nin Türkiye’de yapılmasına öncülük etti. UNESCO, 21. Dünya Felsefe Kongresi’nin başarılı bir şekilde yapılmasına büyük katkısından ve bu alanda yaptığı bilimsel çalışmalardan dolayı, İoanna Kuçuradi’nin, 2003 Felsefe Ödülü’ne layık görüldüğünü bildirdi.

Üye Olduğu Kuruluşlar:
- Türkiye Felsefe Kurumu (1979'dan beri Başkan)
- Klasikçağ Araştırmaları Kurumu
- Türk Sosyal Bilimler Derneği
- Unesco Türkiye Millî Komisyonu, İnsan Bilimleri Komitesi (Mart 1997ye kadar)
- Alman Kültür Merkezi (Ankara)
- Fédération Internationale des Sociétés de Philosophie (1983ten beri Yönetim Kurulu Üyesi, 1988-1998 yıllarında Genel Sekreter, Ağustos 1998den beri de Başkan)
- Afro-Asian Philosophy Association (Asya için Başkan Yardımcısı)
- Greek Philosophical Society (Ömür boyu üye)
- Institut international de philosophie (Paris)
- Humboldt Bursiyerleri Derneği
- Birleşmiş Milletler Türk Derneği
- Atatürkçü Düşünce Derneği
- Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı
- T.C. Başbakanlık İnsan Hakları Başmüşavirliği, İnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu (Kurulduğu Ekim 1994ten, kaldırıldığı Mart 1996ya kadar Başkan)
- International Council for Philosophical Inquiry with Children
- World Futures Studies Federation
- International Academy of Humanism
- Centre de Recherches Interdisciplinaires en Bioéthique (Onursal Komite Üyesi, Brüksel)
- Türkiye İnsan Hakları Vakfı Etik Komitesi (Başkan)
- İnsan Hakları Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi (Başkan)

Kitapları :
1962 - Perdenin Arkası -Şiirler
1965 - Max Scheler ve Nietzsche'de Trajik
1966 - Nietzsche ve İnsan
1967 - Schopenhauer ve İnsan
1969 - Liselerimizde Felsefe Öğretimi
1971 - İnsan ve Değerleri: Değer Problemi
1977 - Etik
1980 - Sanata Felsefeyle Bakmak
1980 - Çağın Olayları Arasında
1988 - Uludağ Konuşmaları - Özgürlük, Ahlâk, Kültür Kavramları
1997 - Yüzyılımızda İnsan Felsefesi - Takiyettin Mengüşoğlu'nun Anısına
2004 - Felsefe ve insan hakları
2004 - İnsan Haklarına Yönelik Tehditler / Threats ro Human Rights
2006 - Barışın Felsefesi
2009 - 2007 Dünya Felsefe Günü / World Philosophy Day / Journée Mondiale de la Philosophie
2013 - İnsan Hakları
2019 - Ahlak , Etik ve Etikler
2021 - The Death Penalty: Justice or Revenge? / Ölüm Cezası: Adalet mi, İntikam mı?

Çevirileri :
1980 - Pratik Aklın Eleştirisi (Immanuel Kant'tan)
1981 - Ahlâk Metafiziğinin Temellendirilmesi (Immanuel Kant'tan)
1983 - Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena (Immanuel Kant'tan)


Kaynak:Biyografiler.com