Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
Dertli

Dertli

Doğum Tarihi: ??.??.1772

Ölüm tarihi: ??.??.1846

Dertli kaç yaşında öldü : 74

Burcu:

Meslek: Şair

Doğum Yeri: Bolu

Ölüm Yeri: Ankara

Dertli, 1772 yılında Bolu’da Gerede yakınındaki Çağa (Reşadiye) nahiyesinin Şahnalar köyünde doğmuştur. Asıl adı İbrahim’dir. Babası Ali adlı bir çiftçidir. Küçük yaşta babası ölünce köyün Halil Ağası Dertli'nin babadan kalma tarlasını, mallarını davarlarını elinden alır. Dört kardeşi olan Dertli’ye babası yetecek kadar tarla bırakmıştır. Fakat Bucak ayanı olan Hendekçioğlu Halil Ağa, Dertli’nin babasından kalan tarlaları Dertli’nin elinden zorla alır. O zamanki şartlar içinde derebeylerine ve ayanlara karşı gelmek mümkün değildir. Bunları hazmedemeyen ama Halil Ağa’ya da karşı çıkamayan Dertli köyünü terk etmek zorunda kalır. Dertli de, yakın köylerden birindeki akrabalarının yanına gitmek zorunda kaldı.

Orada bir müddet çobanlık, çiftçilik yaptıktan sonra 25 yaşında iken İstanbul’a ilk kez gelmiştir. Fakat III. Selim devrinde İstanbul’a dışarıdan gelenlere fazla kalma ve barınma şansı verilmemektedir. Burada da barınamadığı için Anadolu’ya geçip kasaba kasaba dolaşmıştır.

Kıraathanelerde saz çalıp şiir söyleyerek geçimini sağlamıştır. Üç yıl İstanbul'da, Konya'da üç yıl kahveci çıraklığı yapar ve bu sıralarda Mevlevilik ile tanışır. Fakat Mevlevilik gezgin isyankar ruhlu, delişmen mizaçlı, hareketli bir ruha sahip olan Dertli’nin karakterine pek uygun düşmemektedir. Ama Konya’da Aşık Şem’i ve Aşık Sururi gibi aşıkların yeşerttiği bir ortam vardır. Konya’da eski buğday pazarı ve Türbe yanlarındaki kahveler âşıkların toplanma yeridir. İhtimal ki buralarda Konyalı Aşık Şem'i, Aşık Sururi veya dostları ile de tanışmış ozanlık geleneği hakkında Konya’dayken çok şey öğrenmiştir. Konya’da aradığını bulamayınca sırasıyla Halep, Şam, Mısır’a kadar gitmiştir. On yıl Mısır'da gezerek divan, halk ve tekke edebiyatlarındaki geniş kültürü sayesinde daha sağlığında yaygın bir şöhret kazanmıştır. Sonra yine köyüne dönüp evlendiğinde Aşık Dertli kırk yaşlarındadır. İki oğlu olmuş. Ama Dertli, iki yıl köyünde zar zor durabildi daha fazla dayanamayarak yerini yurdunu eşi ve iki çocuğunu bırakarak köyünden yine çıktı. Birazda ozanlığının verdiği dürtülerle olsa gerek, alıştığı başıboş gezginciliğinin dürtüsüyle yine yollara düşmüş. Orta Anadolu'da dolaşmış.

1825 yılında yaklaşık olarak elli üç yaşında iken yeniden İstanbul’a gider. Tavukpazarı, Beşiktaş ve Tahtakaledeki âşıklar kahvelerinde çalıp söyleyerek adını duyurur. Konaklarda da ünü yayılınca Eski Bolu mutasarrıfı Hüsrev Paşa ile de tanışır ve o’nun sayesinde II. Mahmut’un divanına kadar ulaşır.

İstanbul'da kısa süreli birkaç memurluk yapmış, sonra da Ankara, Çankırı, Zile, Amasya'yı dolaştı ve Ankara'ya döndü.

II. Mahmut döneminde kavuğu yasaklamış ve fes giyilmesi kabul edilince fesi öven redifli bir kaside yazdı. Ödül olarak 1826 yılında Çağa'ya ayan atandı. Bu Âşık Dertli için müthiş bir fırsat ve Çağa Ayanlarından gördüğü zulme karşılık müthiş bir zafer ile intikamdır. Fakat 1827 yılında vergileri devlete devret­mediği için ve içkiye düşkünlüğünden dolayı bir sene sonra Çağa ayanlığından azledilir. Görevden alınınca bunaldı intihara kalkıştı. Daha önce Lütfi mahlasını kullanıyordu, bu olaydan sonra Dertli mahlasını kullandı.

Fuzuli, Aşık Ömer, Gevheri gibi şairlerden etkilenmiştir. çağının öbür saz şairleri gibi aruzla gazeller, divanlar, kalenderiler yazmıştır.

Bektaşi geleneğine bağlı toplumsal yergi içerikli şiirleri, şathiyeleri ve softalığı, yobazlığı eleştiren şiirleriyle tanınan bir halk ozanıdır. Taşlamalarıyla ünlüdür. Divan türündeki şiirleri başarılı değildir. Asıl ününü hece vezinli şiirleriyle kazandı. Alevi-Bektaşi inançlarına bağlıdır. Ağır bir dil kullanır, şiirlerinde toplumsal eleştiri ve taşlamalar öne çıkar.

Dertli'nin ilk takma adı "Lütfi"dir. Genellikle, kullandığı "Dertli" takma adının yaşamının güçlüklerinden geldiği söylenir, ama bir başka söylenti de 1841 yılında bir aşk yüzünden kendisini usturayla öldürmeye kalkıştığı için "Dertli" adını aldığı yolundadır. Bektaşi'dir.

Dertli biraz da mensubu olduğu Bektaşi tarikatının etkisiyle, Hazreti Ali'ye aşkla bağlanmıştır. Dertli'nin yolundan giden âşıklar gelecekte bir âşık kolunun oluşmasını sağlamışlardır. Bu âşık kolunda Geredeli Figanı, Mudurnulu Yağcı Emin, Çankırılı Pinhanî, Çankırılı Cudi, Ilgazlı Naili ve Kastamonulu Yorgansız Hakkı gibi Bolulu, Çankırılı ve Kastamonulu âşıklar yetişmiştir. Dertli yaşadığı dönemin şairlerinden Everekli (Develili) Seyrânî, Erzurumlu Emrah ve Bayburtlu Zihnî ile birlikte değerlendirilmelidir.

Dertli, 1846 yılında Ankara’da 74 yaşında ölmüştür. Koyunpazarı Semti'ndeki mezarı yol açılırken alındı ve Dertli'nin kabri, 105 yıl sonra Yeniçağa'ya taşınmıştır. Mezarı Gerede yakınlarında Esentepe'dedir. Sonradan anayol üzerinde bir tür "Anıtmezar" yapılmıştır.

Dertliden bir şiir:
Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler, ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde?

Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde?

Venedik'ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allahın şaşkın kulu
Şeytan bunun neresinde?

İçinde mi, dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde?

Dut ağacından teknesi
Girişten bağlı perdesi
Behey insanın teres'i
Şeytan bunun neresinde?

Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok, kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde?

Şiirleri :

Kurban Olduğum
Abdallığın Binasını Sorarsan
Aşk Ehline Derman Sordum Âlemde
Bâd-ı Sabâ Benim Hasb-i Hâlimden
Bahar Seli Gibi Dağlar Başında
Deli Poyraz Gibi Es Kara Bahtım
Ela Gözlerini Sevdiğim Dilber
Hatırlayıp Sorar M'ola Halimden
Havalanma Telli Turnam
Kalem Kaşlı Yar
Kalenderi
Koşma (Bana Olan Cefa Senden Değildir
Koşma (Harâba Kul Olduk)
Ey Dertli âlemde biz şah-ı diliz
Ne Çare Çekmeli Aşk Belâsıdır
Ok Gibi Hublar
Sakiya Camında Nedir Bu Esrar
Semai (Vefasın görmedim)
Şeytan Bunun Neresinde?
Yürü Gönül Yürü Dostundan Kalma
Ederler
Perişan


Kaynak:Biyografiler.com