Gevheri
Doğum Tarihi: -
Ölüm tarihi: ??.??.1737
Gevheri kaç yaşında öldü : -
Burcu:
Meslek: Şair
Doğum Yeri:
Ölüm Yeri:
17. yüzyılın önde gelen saz şairleri arasında sayılır.
Gevheri, hayatı hakkında pek fazla bilgi yoktur. 17. yüzyılın ortalarında doğmuştur. Kırımlı olduğu sanılmaktadır. Bir şiirindeki "Bir kemter kulundur Garip Mehemmed" dizesinden adının “Mehmed” olduğu anlaşılmaktadır. Medrese eğitimi almıştır. Aruz ve hece ölçüsü ile şiirler yazmıştır.
Gevheri,1700 yılında ölen ozan ve hattat Bahri Paşa'nın divan kâtipliğini yaptı. Osmanlı imparatorluğunun İstanbul ve Bursa gibi diğer büyük şehirlerinde de divan kâtiplikleri yaptı.
Saz şâirleri onu Kırımlı sayarlar. Şiirlerinden yurt içinde çok gezdiği, Şam, Arabistan ve Rumeli’de bulunduğu anlaşılmaktadır. Bir süre Şam ile Bağdat’ta devlet görevlisi olarak görev yaptı.
Gevheri’nin medrese bitirmiş, katiplik yapacak düzeyde eğitimli Daha çok İstanbul’da yaşayan, zaman zaman görevleri gereği ülkenin çeşitli yerlerine gidip gelen bir halk ozanı olduğu anlaşılır. Onun gezgin bir halk ozanı olmadığını daha çok İstanbul’da yaşadığı anlaşılır.
IV. Mehmet’in Avusturya seferleri için 1663-1683 başarı dileklerinde bulunan şiirler yazmış, bir ara Rumeli’ye de geçmiş, Eğri kalesinde şehit olan Alay beyi büyükbabası Ahmet Ağa’ya bir mersiye yazmıştır.
Gevherî asıl gücünü heceyle söylediği şiirlerde göstermiştir. Bu şiirlerinde; halktan alınmış deyişler, duyuşlar, mecazlar dikkati çekmektedir. Konuşma dilini çok usta bir şekilde kullanmıştır. Bâzı şiirlerindeki hitaplar, onun asker bir şâir olduğu intibâını da vermektedir.
Gevheri'nin uzun bir yaşamı olduğu anlaşılıyor. Bir şiirinde verdiği “ sene bin yüz elli yazıldı tarih “ dizesinden Miladi 1737 yılında yaşadığı, ancak çok yaşlı olduğu ileri sürülmektedir.
Gevheri’nin 1737 yılında öldüğü tahmin edilmektedir.
Gevheri’nin şiirlerini ilk defa 1928 yılında edebiyat tarihçisi Sadettin Nüzhet Ergun derledi. Sonra 1958 yılında Yazar Mehmet Halit Bayrı “Gevherî- Hayâtı ve Eserleri” adı ile bir kitap yayımladı. Son ve mükemmel kitap araştırmacı yazar Şükrü Elçin tarafından 1987 yılında yayınlandı.
Şiirlerinden Örnek :
Cemalin bağında seyran eyledim
Bülbül sesi, gonca sesi, gül sesi
Gûşume dokundu, ihsana geldim
Ayva sesi, turunç sesi, nar sesi.
Sende ne halet var, ey peri sanem!
Gönül verir sana her gören âdem
Kâkülünden gelir gûşume her dem
Zenci sesi, Mansur sesi, dâr sesi.
Dost ele alınca tir-ü kemanı
Gör nice eyledi divane beni
Gördüm âşıkların, tutulmuş cihanı
Efgan sesi, girye sesi, zil sesi.
Gevheri, gözyaşım döndü ırmağa
Yine minnet düştü elden ayağa
Beni Mecnun edip düşürdü dağa
Ahu sesi, maral sesi, yâr sesi.
--------------------------------
Ne kaçarsın benden ey yüzü mâhım
Seni seven var mı benden ziyâde
Rûz u şeb durmayıp alırsın âhım
Âşıkım ağlatma bundan ziyâde
Gece gündüz bir visâle ermedim
Bülbül olup gonce gülün dermedim
Bu cefâlar nedir ben de bilmedim
Var mı ki bir zâlim senden ziyâde
Söyle muradını ben de bileyim
İnsaf eyle çok ağlattın güleyim
Kabul eyle sözüm kurban olayım
Haddim yoktur sana bundan ziyâde
Hercâisin gonce gülüm kokulmaz
Geçer gider hatırcığım sorulmaz
Der Gevherî mâh yüzüne bakılmaz
Yakar hüsnün beni nârdan ziyâde
------------------------------------
Ey Efendim, bana meylin var ise
Muhabbetin benim ile yâr olsun
Eğer senden gayri güzel seversem
Bülbül gibi işim ah ü zar olsun.
Ta’n eyleyip niçin eli kınarım
Yâd elinden giryan olup yanarım
Pervaneyim, dost şem’ine dönerim
Gam değildir, ko meskenim nâr olsun.
Tamahım yok bu dünyanın malına
Atlasına, dibâsına, şalına
Ben de Mecnun gibi dostun yoluna
Terkettiğim namus ile ar olsun.
Gevheri der fırsat gitti elimden
Anın için korkum yoktur ölümden
Kim cüda kıldıysa beni gülümden
Bencileyin gonceleri hâr olsun
Kaynak:Biyografiler.com