Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
Medyum Memiş

Medyum Memiş

Doğum Tarihi: ??.??.1968

Medyum Memiş kaç yaşında : 56

Burcu:

Meslek:

Doğum Yeri: Ordu

Medyum Memiş, 1968 yılında Ordu ilinde doğmuştur. Asıl adı Mehmet Memiş'tir. Babasının iki evliliğinden 19 çocuğu olmuş. Medyum Memiş, onikinci çocuktur. Ailesinin maddi koşulları nedeniyle ilkokuldan sonra ancak iki yıl okuyabildi. İki yıl hafızlık çalıştı. Daha iyi iş imkanı bulabilmek için 1980 yılında İstanbul’a göç ederek Fatih semtine yerleştiler. Ve Elif Kuru Temizleme dükkanında çalışmaya başlayarak ailesinin geçinmesine yardımcı olmuştur.

18 yaşında iki arkadaşı ile Konya ve Urfa'ya seyahat kararı alarak yola çıkmışlar ve Urfa’da cinleri ile tanışmış. “Kur'an-ı Kerim'in 30'dan fazla ayetinde cinlerden bahsediliyor. Var mıdır, yok mudur” diye soramazsınız diyor.

Daha sonraları Fatih’de çalıştığı Kuru Temizleme dükkanını bir arkadaşı ile birlikte satın alarak işletmesine devam etti. Aynı zamanda manevi ve psikolojik sorunları olan insanların ziyaretine geldiği adresi oldu.

Akabinde, halk arasında cinlenmiş olarak nitelendirilen hastalar, kocalarını evlerine bağlamak isteyen kadınlar, aşıklar, iktidarsızlar, işleri kötü giden iş adamları, sporcular, sanatçılar, politikacılar, hatta milletvekilleri gelip gitmeye başladılar.

1991 yılından beri Medyumluk yapmaktadır. Annesi Hasibe Memiş 84 yaşında 5 Mart 2014 tarihinde vefat etti.

Medyum Memiş, bir röportajında kendisini şöyle tanımlamaktadır:
Herkes sizi Medyum Memiş olarak biliyor. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?. : “Medyumlar birtakım görünmeyen varlıklarla irtibat halinde olan, aracı olan kişilerdir. Ben de cinlerle irtibat halinde olduğuma göre o sıfat bana yakışıyor. Benim şöhretimi fırsat bilen bazı ucubeler de ortaya çıktılar ama yaptıkları şarlatanlıktır... Mektuplarda, maillerde, fakslarda vatandaşlar bana ‘Hoca’ diye hitap ediyorlar...”

Uzun süredir ‘Medyum Memiş’ ismi var. Başlangıç noktası ne zaman bu işin?... : “Ben 19 senedir gündemde olan tek kişiyim. Türkiye medyası beni tanımadan Amerikan Times yazmıştı. İki gün yaptıklarımı, çalışmamı gözlemledikten sonra röportaja geçmişlerdi... Birtakım tahminlerimin çıkması, felçli bir hastayı ayağa kaldırmam hayretler içinde bırakmıştı onları...”

Tıbbi rahatsızlıklara müdahale edemeyiz Felçli birini nasıl ayağa kaldırdınız?... Tıbben mümkün mü bu?... : “Bizim tıbbi bir boyuta, kaza sonucu, veya yüksek tansiyon sonucu ortaya çıkan fiziksel bir rahatsızlığa müdahalemiz söz konusu değil. Halk arasında çarpılmak, uğramak denen şeytani cinlerin musallat olmasıyla ortaya çıkan rahatsızlıklar bahsettiğim. İnsanlar kendi iradelerinin dışında cinlerin hükmetmesiyle hareket ediyorlar, hayatlarında düzen kalmıyor. Bu insanlara şifacı, aracı oluyoruz gelebilecek manevi sıkıntılara çare oluyoruz...”

Nasıl oluyor bu?... Böyle bir özelliğiniz olduğunu ne zaman, nasıl farkettiniz?...: “14 yaşındaydım. Önce rüya ile sonra yanıma zuhur etmeleriyle farkettim. Benim cinlerim müslüman, 8 taneler. Ben onlara hükmediyorum, yönlendiriyorum. Ben onları kullanırken hiçbir şekilde bana veya çevremdeki insanlara zarar vermeleri mümkün değil...”

Yıllardır sizinle mi bu cinler yani?... :“Tabii. Onlar da biz insanlar gibi yer, içer, evlenir, doğururlar. İnananları, inanmayanları, münafıkları vardır. Kabileler halinde yaşarlar, reisleri, hekimleri, hizmet edenleri vardır. İnsanların görünmeyen boyutta yaşayanlarıdır...”

Siz sürekli temas halinde misiniz?... :“Tabii...”

Şimdi buradalar mı? :“Yok yok. İstişare yaptığımız zaman. Gece saat 12’den sabah ezanına kadar. Ben istediğim saatte istişare edebilirim ama gece daha müsait olduğu için...”

Göremediğimiz bir boyuttaki canlılardan söz ediyoruz. Doğrusu ben anlamakta zorlanıyorum. Siz bir şekil mi görüyorsunuz, nasıl bir temas bu?...: “Tabii. Aynen sizin gibi. Onların da değişik şekilleri, suretleri var. Bir insan gibi de görünebilirler, bir kedi, köpek, akrep, yılan gibi de. Hatta sizin suretinize girip başka bir yerde dolaşırlar ve görenler onun siz olduğunuzu sanırlar. Ben herhangi bir alanda görsem farkederim ama insanların bunu farketmesi mümkün değil, o alemle temas etmiş olmaları lazım...”

Geleceği kimse bilemez... Yakın bir zamanda seçimleri yaşadık. Adaylardan gelenler oldu mu?... :“Ful çalıştım. Yüzde 80’i nasihatlerimi aynen tutmuşlar, kârlı çıkmışlardır.”

Dinimizde geleceğe dair bir şey söylemek caiz değil ama...: “Geleceği kimse bilemez. Ama cenabı Allah isterse sevdiği kullarının kalbine birşeyler hissettirebilir. Benimki yorumlarımdır...”

Daha çok kimler, ne için geliyor size?... :“Bana itikadı olan herkes gelebilir. İsim vermek doğru değil, ahlaka aykırı. Ama aklına gelebilecek herkes A’dan Z’ye... İşadamı, siyasetçisi de geliyor, yurt dışındaki politikacısı da, devlet başkanı da... Bu ilmi uygularken karşı taraftaki insanın dinine, mevkisine bakmam. Bizler faydalı oluyoruz ki kaç bin kilometre uzaktan, Afrika’dan, Amerika’dan, Kanada’dan geliyorlar. Günübirlik özel uçaklarla yurt dışına gidiyorum. Çok özel kimseleri kabul ediyorum, üst düzey kişiler... Halkla fazla irtibatım yok. Çok yoruyor bu ilim. Karı koca arasındaki problemler, işinde problemi olanlar, yatırım yapacak, bir yerden aday olacaksa geliyorlar. 8 ülke benim belgeselimi çekti. Şimdi Japon ¬Amerikan ortak yapımı üç ay sürecek bir belgeselim çekiliyor. Aynı firma ondan alıntılarla bir de film yapacak. Ben bu işin şovuna kaçmadım, mütevazı yaşadım. Bir Türk olarak Hıristiyan aleminde üst düzeyde birine bu ilmimi uygulayabiliyorsam, devlet töreniyle karşılanıyorsam, devlet büyükleri, krallar teveccüh gösteriyorsa bu bana gurur veriyor...”

Nasıl bir çalışma sisteminiz var?... İnsanlar size ulaşıp problemlerini mi söylüyorlar?... Biri sizi aradığında problemini kestirmiş oluyor musunuz?... :“Tabii, tabii. Anlarım onu zaten ben. Bazıları da problem bahane edip beni görmeye geliyor. Biz onu kırmadan ‘öyle mi’ deyip gönderiyoruz. Gerçekten problemleri olan son umut olarak bizi görüp, bütün imkanlarını zorlayarak geliyorlar. Zaten gelen hep tavsiye üzerinedir. Belki başarısız olduğumuz yüzde birdir. Tabii kiminin işlemleri bir gün sürer, kiminin bir hafta . Konuya, işlemin tatbikine göredir...”

İşlem dediğiniz ne?... :“Manevi tatbiklerdir. Fazla ayrıntısını vermemeye çalışıyorum. Bunu okuyan bazı uyanıklar kopyalayıp kendisine çıkar sağlamaya çalışıyor. Bu yüzden beyanatlarımda biraz kısıtlamaya gidiyorum...”

CIA ve KGB ajanı cinler Filmlerde bazı olayları çözmekte istihbarat örgütlerinin medyumları kullandığını görüyoruz.: “Amerika’da , CIA ajanları bazı konuları çözmekte cinleri kullanıyor. Ki bana da çok itikadları var. Zaten Hollywood filmlerinin yüzde otuzunda bilinmeyen ve metafiziksel konular üzerine senaryolar. Bunlar gerçeklerden alınıyor...”

Şimdi böyle deyince birlikte çalışma yaptınız mı diye soracağım?... : “Tabii çalışma sırlarımı vermiyorum. Çok olaylarda yer aldım. Cinlerle irtibat halinde olan gerçekten medyumlar benim kadar ilme sahip olmasalar da bugün istihbarat alanında çalışıyorlar. Amerika olsun, KGB olsun, MOSSAD olsun bütün Avrupa’da da istihbarat birimleri medyumları kullanmaktadır. Bu da çok akıllıca, güzel bir olay. Bu da artacak. Filmlerde yer alan olaylar hep gerçeklerden alıntılardır...”

Buradan cinlerin ajanlık yaptığını anlıyorum. :“Yaparlar tabii niye yapmasınlar. Bu iyi kullanılırsa güzel bir ilimdir. Ben bunu bir nimet olarak görüyorum. Dünyanın her yerinde, her dininde insanlar istediklerine ulaşmak için büyü yapıyor. Yapan kişiye bir takım çatlatma, bağlama denen yöntemler uyguluyoruz. İnsanların hayrına olan herşeyi yaparım. Benim gibi dünyada üç kişi var müslüman cinlerle irtibat halinde olan. Biri Pakistan’da ahir ömrünü yaşıyor artık. Bir tanesi de Litvanya’da. Hıristiyan ama müslüman cinleri kullanıyor. Biz bunlarla kendi manevi ortamımızda istişare edince birbirimizi rahatça görebiliyoruz...”

İnsanın kafası karışıyor. : “Karışır tabii. Bilinmeyen ve merak edilen bir konu...”

Bu iş beni çok yoruyor Bir kitap yazıyorsunuz ona gelirsek?... :“Bu kitap dünyada cinler alemini yaşayan, bilen biri tarafından yazılan o alemin çok ayrıntılı sırlarını vermeden anlatan ilk kitap olacak. Altı ayrı dilde yayınlanacak. Japonca, İbranice, Arapça, İngilizce, Almanca, Türkçe. Yabancı bir yayıneviyle irtibat halindeyim. Büyük ilgi var. Vatandaşlardan şimdiden kitabevlerinden soranlar varmış...”

Yazımı tamamlandı mı?...: “Son aşamasındayım... İnşallah akademik çevredekilerin de bu konuya daha objektif ve samimi yaklaşmalarını sağlayacak.

Şimdi nasıl akademisyenlerle ilişkileriniz?...: “Aklı başında olanlar pozitif bakıyor. Ama herşeye maydanoz olan ucubeler de var tabii. Ama beni bütün dünya kabul etmişken üç tane akademisyenin kabul etmesi önemli değil...”

Kitap kafaları karıştırmayacak mı? :“Ona fırsat vermeyeceğim, çok dikkatliyim o konuda. Benim istişarelerimi anlatan, bilinmeyenlerle ilgili bir eser...”

Bilinmeyenler arasında başka şeyler de var mı? :“UFO diye bir şey yok mesela. Bunlar da cinlerle ilgili. Bana cinleri göster diyorlar, o zaman sen de uzaylıları göster. Cinler insanların uzaylılarla ilgili benzetmelerini duyduklarından, ekseriyetle şeytani cinler o şekillere girerek insanlarla alay ediyorlar, dalga geçiyorlar. UFO’cularla dalga geçiyorlar...”

Politikacısıyla, işadamıyla ülke olarak kilitlendiğimiz AB konusu ne olacak?... :“İstediğimiz tarihi vermeyecekler. 2003’de bir tarih söz konusu değil. AT 15-20 yıl içinde dağılacak. Türkiye daha iyi günler yaşayacak. Yeterki yöneticiler şov maksatlı değil, hizmet amaçlı gelsinler.

Evli değilsiniz. Hiç evlendiniz mi? “Hayır, bekarım. Birtakım olaylar sıkıntılar o kadar karşıma çıkıyor ki evlenmeye korkuyorum inanın. Hanımlar alınacak ama onlarla uğraşmak gerçekten zor...”

Nasıl yani. 8 cine hükmediyorum diyorsunuz, bir kadınla mı başedemeyeceksiniz?...: “Ben doğallıktan yanayım. Yoksa bir adamı ilmimle öyle bir hoplatırım ki hayatı kayar. Ama doğallıktan, natürellikten yanayım. Sizleri tenzih ederim ama erkekler daha mâsum. Öyle isteklerle gelen kadınlar var ki. Bana bundan 5 sene önce hayatımı dizi yapmam için bir milyon dolar teklif ettiler. Kabul etmedim. Yaşadıklarımı anlatmam gerekecekti bu da ahlaki değil.

Paradan söz edince. Bunu bir ücretle yapıyorsunuz?...: “Elbetteki birtakım bitkisel şeylerden dolayı masraflar söz konusu olabilir ama her zaman da değil. Bu işi ticarete dökmedim. Alıp götürdüklerinde bir nafaka, ikram söz konusudur ama ben hiçbir zaman talep etmem. Yapılan işlemde bir takım bitkisel ilaçlar kullanılıyorsa onun masrafını tabii ki alırım. Durup dururken bunu kimseden talep etmem Allah da nasip etmesin. Ben ilmimi ticarete değil faydaya yönlendirmişim. Tesirli olması için iyi niyet şarttır madde ön plana geçerse tesiri olmaz. Ben bu noktada ahlakımı korumaya çalışıyorum yoksa bu işten kazanacaklarımla apartmanlar dikerdim...”

Ama bu işlerden çok para kazananlar olduğu da söyleniyor?... :“Ucube insanlar halkı sömürüyor, sonra da silinip gidiyorlar...” Haberlerde dikkat ederseniz alternatif tıp ön plana çıkıyor. Millet maddeden, maddenin getirmiş olduğu zehirlerden artık bıkmıştır. Hastalıkların yüzde 60’ının temelinde maneviyatla ilgili problemler olduğunu düşünüyorum. Öyle bir zaman gelecek ki, (bu fazla uzun bir zaman değil, ben bunu 10¬15 sene diye nitelendiriyorum) cinlerle insanlar öyle içiçe girecek ki, insanların mahrem konusu kalmayacak. Bizim gibi ilme sahip olanlar ancak insanlara faydalı olabilir. Cinler belirttiğim gibi ıssız yerlerde, tepeliklerde yaşar. Şimdi her taraf insan kaynıyor. Saklanacak yer kalmadı. Hep içiçe yaşanmaya başladı. Bundan dolayı da gelebilecek sıkıntılar daha da çoğalacak diye ben düşünüyorum...

Kitapları :
2000 - Cinler Alemi-1
2007 - Cinler Hayatımıza Etkileri


Kaynak:Biyografiler.com