Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
François-Noel Babeuf

François-Noel Babeuf

Doğum Tarihi: 23.Kasım.1760

Ölüm tarihi: 27.Mayıs.1797

François-Noel Babeuf kaç yaşında öldü : 37

Burcu: Yay

Meslek: Yazar

Doğum Yeri: Saint-Quentin, Fransa

Ölüm Yeri: Vendôme, Fransa

Fransız Devrimi'nin önderlerinden, Gracchus Babeuf adıyla da tanındı.

François-Noel Babeuf, 23 Kasım 1760 tarihinde Saint-Quentin, Fransa’da bir çiftçinin oğlu olarak doğmuştur.

François-Noel Babeuf, Noyon'da kadastro memurluğu yaptı, sonra Roye'da toprak komisyonu üyesi oldu. Köylülere karşı, varlıklı toprak sahiplerinin çıkarlarını temsil etmek zorunda kaldığı bu görevleri sırasında, toplumsal eşitsizliğe yakından tanık oldu. . Jean Jacques Rousseau'nun yapıtlarını tanıyınca, eşitsizliğe karşı duyduğu öfke daha büyüdü.

1789 yılında vergi reformunu savunan bir broşür yazdı ve gazeteci olma umuduyla Paris'e gitti. 1790 yılında tutuklandı ve kısa bir süre hapsedildi. Hapisten çıkınca memleketine geri döndü. ardından Le Correspondant Picard adlı bir dergi çıkardı. Feodal aidatlarının kaldırılması ve toprağın yeniden dağıtılması da dahil olmak üzere, radikal tarım reformları programını savundu.

1793 yılının Şubat'ında Paris'e yerleşti. Maximilien Robespierre’nin radikal-demokratik rejimi sırasında tekrar tutuklandı ve hapsedildi. Maximilien Robespierre’nin 1794 Temmuz'undaki düşüşünü takiben serbest bırakıldıktan sonra, yeni bir dergi olan Le Journal de la liberté de la presse'yi çıkardı, kısa bir süre sonra yeniden adlandırarak Le Tribun du Peuple adını verdi.

Gracchus Babeuf imzasıyla çıkardığı Le Tribun du Peuple gazetesinde özel mülkiyetin kaldırılmasını ve "Eşitler Cumhuriyeti"nin kurulmasını sağlamak amacıyla toprakların ortak mülkiyetini savundu. Jacobenleri ve Thermidorianları eleştirmeye başladığında 12 Şubat 1795 tarihinde tutuklandı. Kısa bir süre hapsedildi. Bu kısa hapis cezası sırasında Babeuf eşitlikçi öğretilerini formüle etmeye devam etti, eşit bir toprak ve gelir dağılımını savundu ve serbest bırakıldıktan sonra profesyonel bir devrimci olarak kariyerine başladı.

Serbest bırakıldıktan sonra hızla yükselerek Panthéon Kulübü’nün önderi durumuna geldi. Yeni Fransız Anayasasına aykırı olarak siyasal ve iktisadi eşitliğin sağlanması için çaba gösteren bu kulübün 1796’da kapatılmasından sonra, bir ayaklanma gerçekleştirmek üzere Altılar Komitesi adıyla gizli bir örgüt kurdu. Babeufçüler, Jakobenler ve askeri ayaklanma yanlısı komiteler, 8 Mayıs 1796’da ortak bir toplantı yaptılar.

Toplantının amacı 17 bin kişilik bir kuvvet toplanmasını ve halkın onayladığı tek yasal belge olarak kabul edilen 1793 Anayasası’na dönülmesini sağlayacak bir plan yapmaktı.

8 Mayıs 1796 tarihinde dostları Augustin Darthé, Philippe Buonarroti ve öteki yandaşlarıyla birlikte rejimi devirmek için 17bin kişilik bir örgüt (eşitler hareketi kuvvetleri) kurdu.

10 Mayıs 1796 tarihinde askeri komite üyesi Grisel adındaki casusun ihbarı üzerine arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı. 20 Şubat - 26 Mayıs 1797 tarihleri arasında görülen dava sonucunda, 26 Mayıs 1797'de mahkeme tarafından Augustin Darthé ile beraber Vendome'da giyotinle idam edilmesi kararı verildi. Öteki sanıklar ise aklanarak serbest bırakıldı.

François-Noel Babeuf, 27 Mayıs 1797 tarihinde Vendôme, Fransa’da 37 yaşında giyotinle idam edildi.

Babeuf, düşünceleriyle 1848 Fransız Devrimi'ni ve Paris Komünü'nü, hatta Marksizm'i etkilemiştir.

Kitapları :
1790 - Cadastre perpetuel (Sonsuz Kadastro)
Eşitlerin Ayaklanması

Babeuf’ün karısına ve çocuklarına son mektubu:
Ölüm cezasına çarpıldığını öğrenen Babeuf mahkemede kendi canına kıymaya kalkar. İdam hükmünü öğrendikten bir gece sonra, yâni idamından bir gün önce, karısına ve çocuklarına şu mektubu yazar:

Merhaba dostlarım! Sonsuz karanlıklara bürünmek üzereyim. Fazla duymaktan duygularımı yitirmiş gibiyim. Size karşı olan durumumu dostuma yolladığım iki mektupta daha iyi anlattım, göreceksiniz. Kaderinizi onun ellerine bırakıyorum. Ondan istediklerimi yapabilecek durumda olacak mı, ne yazık ki, bilmiyorum. Kendisine nasıl ulaşabileceğinizi bile bilmiyorum. Bana olan sevginiz sizi bütün bu belâlara soktu. Türlü eziyetlere ve yoksulluklara katlandınız. Vefalı yüreklerinizle bu uzun, bu ezici duruşmanın acı zehirini benimle beraber içtiniz sonuna kadar. Ama ayrıldığınız yere yeniden nasıl gideceksiniz, bilmiyorum. Bilmiyorum orada eski dostları bulabilecek misiniz? Ne kadar dürüst olmak mümkünse o kadar dürüst olduğumu sanıyorum, ama beni nasıl anacaklar, bilmiyorum. Karşı-devrimin getireceği kıralcı azgınlıklar ortasında bütün cumhuriyetçilerin, ailelerinin ve çocuklarının ne olacaklarını bilmiyorum. Ah, dostlarım, son dakikalarımda bunları düşünmek ne acı! İnsan yurdu için ölmeğe, ailesinden, çocuklarından, sevgili eşinden ayrılmaya katlanabilir ama, özgürlüğün elden gideceğini, bütün gerçek cumhuriyetçilerin en korkunç akibetlere uğrayacağını göre göre ölmek zor. Ah, canım çocuklarım! haliniz ne olacak? Yüreğimin sızlamasına engel olamıyorum. Dâvaların en güzeli uğruna canımı feda ettiğime pişmanım sanmayın; bu dâva uğrunda bütün emeklerim boşuna gitmiş de olsa, ödevimi yapmış sayıyorum kendimi…

Hiç ummuyorum ya, şimdi cumhuriyetin ve ona bağlı kalanların göklerinde patlamak üzere olan o korkunç fırtınadan sağ çıkarsanız, yeniden rahatlığa kavuşup kara bahtınızı değiştirmenize yardım edecek dostlar bulabilirseniz, size öğüdüm şudur: Bir arada, birbirinize bağlı yaşayınız. Eşimden istediğim, çocuklarını bağrına basması; çocuklarımdan istediğim de, analarını sayıp sözünden çıkmamaları, şefkatine lâyık olmalarıdır. Özgürlük uğrunda ölen birinin ailesine yaraşan, erdemlilik örneği olmak ve bütün iyi insanlara kendilerini saydırıp sevdirmektir. Karımın, çocuklarımın eğitimi için elinden gelen her şeyi yapmasını ve bu işte bütün dostlarını yardımına çağırmasını dilerim. Çok sevdiğim ve beni sevdiğini sandığım Emile’den bu dileğime uymasını bekler, hiç vakit kaybetmeden, kendini yetiştirmesini isterim.

Dostlarım, beni hatırlayacağınızı, sık sık anacağınızı umarım. Hepinizi çok sevdiğime inanırsınız elbet. Ben sizin mutluluğunuzu herkesin mutluluğu ile bir arada düşünmüştüm. Sizi mutluluğa kavuşturmanın tek yolu buydu bence. Ama bunu başaramadım. Kendimi feda ettim. Sizler için ölüyorum biraz da. Camille’e beni anlatın sık sık, onu ne kadar candan sevdiğimi durmadan söyleyin ona.

Anlıyacak çağa gelince, Gaius’e de söyleyin bunları.

Lebois, savunmalarımızı ayrı olarak basacağını bildirdi. Benim savunmamın elden geldiği kadar herkese duyurulması gerek. Karımdan, can yoldaşımdan ricam şu: Lebois ve Baudouin’e vereceği her yazının yanlışsız bir kopyasını alıkoysun, bu savunmanın kaybolmaması için elinden geleni yapsın. Savunmanın değerini bileceksin, temiz yürekli insanlar ve yurdunu sevenler bu savunmayı her zaman anacaklardır. Sana bıraktığım tek şey, yalnız ünüm olacak benim. Senin de çocukların da onunla avunacağınızdan eminim. Kocanızdan, babanızdan söz edilirken «Sapına kadar dürüst bir insandı» dendiğini duymak hoşunuza gidecek.

Allahaısmarladık. Dünya ile aramda küçük bir bağ kaldı: Gün ışığı yarın onu da koparacak. Açıkça biliyorum bunu. Katlanmaktan başka çare yok. Kötüler benden güçlü. Savaşı bırakıyorum. Tertemiz bir vicdanla ölmenin de tadı var. Benim için tek acı, yürekler acısı olan, sizden ayrılmak, canım dostlarım, en çok sevdiklerim! Kopuyorum aranızdan. Yapacaklarını yaptılar. Allahaısmarladık, tekrar tekrar allahaısmarladık.

Bir kelime daha. Anneme ve kız kardeşlerime yazın, ulakla ya da başka bir yolla. Savunmam basılınca, bir yolunu bulup yollayın. Nasıl öldüğümü anlatın onlara. Böyle bir ölümün şerefsiz olmak şöyle dursun, şanlı bir ölüm olduğunu anlatmaya çalışın o iyi insanlara.

Canım ciğerim dostlarım, bir defa daha allahaısmarladık, son bir defa. Erdemli bir uykunun koynuna dalıyorum!…

Kaynak:Biyografiler.com