Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
Edvard Munch

Edvard Munch

Doğum Tarihi: 12.Aralık.1863

Ölüm tarihi: 23.Ocak.1944

Edvard Munch kaç yaşında öldü : 81

Burcu: Yay

Meslek: Ressam

Doğum Yeri: Ådalsbruk, Løten, Norveç

Ölüm Yeri: Oslo, Norveç

Edvard Munch özellikle Çığlık isimli tablosuyla tanınmış Norveçli ekspresyonist ressamdır. 1893 yılında yaptığı Çığlık tablosu 2012 yılının Mayıs ayında 119.9 milyon dolara satılarak, açık arttırma yoluyla satılan en pahalı sanat eserlerinden biri olmuştur.

Edvard Munch, 12 Aralık 1863 tarihinde Norveç’de Oslo’nun kuzeyindeki Löyten, Ådalsbruk’da köklü bir aile olan Laura Catherine Bjølstad ve askeri doktor Christian Munch’un oğlu olarak doğmuştur. Bir yaşında iken aile Christiania'ya (bugün Oslo) taşındı. 1868 yılında, annesinin veremden ölmesinden sonra, eğitimiyle, teyzesi ilgilendi. 1876’da, ablası Sophie’nin de 16 yaşında iken vereme yakalanarak ölmesi, Munch’un içinde onarılmaz bir yara açtı. Bu nedenle de yıllar sonra hasta ve ölü resimlerine gereğinden fazla önem verdi. Ablası öldüğünde 13 yaşındaydı ve ablasının hayatta kalmak için çırpınışlarına tanık olmuştu. Edvard bu çaresizliğini ve üzüntüsünü birkaç yıl sonra yapacağı resimlerine taşıyacaktı. “Hasta Çocuk” ve “Hasta Odasında Ölüm” gibi resimler ölüm ve hastalıkla ilgili hayatı boyunca hissettiği yoğun duyguların ifadesiydi.

Daha sonra, Christiania’da Sanat ve Meslek Okulu’na yazıldı. Ama bir yıl öğrenim gördükten sonra resim tutkusu nedeniyle buradan ayrıldı. Heykeltraş Julius Middelthun ile ressam Christian Krogh’tan ders aldı. 1880 yılında «Christiannia’lı Bohemler» grubuna katıldı. 1885’te onu destekleyen Frits Thaulow'un yardımı ve birkaç yerden aldığı bursla ilk kez Paris'e gitti. Frits Thaulow manevi ve maddi desteğinin yanısıra, onun ilk başarılarından biri olan 1884 tarihli “Sabah (Hizmetçi Kız)” başlıklı resmini de satın almıştı.

Fransa başkentine yaptığı bu yolculuk Munch'un çalışmalarını derinden etkiledi. Dönemin öncü isimlerinin eserlerini gördü. Vincent Van Gogh ve Paul Gauguin hayranıydı. İzlenimci resimleri görmesi sanatının gelişim yönünü değiştirdi.

1889’da ilk kişisel sergisini Christania’da açtı. Sergide 110 yapıtı yer aldı. Bu sergi devlet bursu almasının yolunu açmış ve ekimde tekrar Paris'e gitme şansını yaratmıştı. Paris’te portre ressamı Léon Bonnat’nın atölyesinde çalışmaya başladı. 1890’da Norveç’te aralarında “Karl Johan Sokağı'nda Bir Bahar Günü” tablosunun da bulunduğu Sonbahar Sergisi'nde resimleri sergilendi.

Empresyonist ressamlarla ilgilendi ve «Hayatın Dekorları» adlı eserini çizdi. 1892’de Berlin Sanatçılar Derneğinin daveti üzerine «Hayatın Dekorları»nı sergiledi, ancak büyük skandal yarattığından sergi, sekiz gün sonra kapandı. Bu yüzden Munch’u tutan sanatkarlardan bir kısmı «Berlin Grubu» aldı bir topluluk kurdu.

1893’te Norveç'e dönmüş, en ünlü eseri “Çığlık” üzerinde çalışmaya başladı. Resim, 1889’da yapmaya başladığı Yaşam Frizi diye bilinen serinin bir parçası oldu. Serinin amacı soluk alıp veren, hisseden, acı çeken ve seven insanların resimlerini yapmaktı. Munch her defasında yeniden düzenleyerek ve yeni resimler ekleyerek bu seri üzerinde yıllarca çalışmıştı. 1893 yılında yaptığı Çığlık tablosu 2012 yılının Mayıs ayında 119.9 milyon dolara satılarak, açık arttırma yoluyla satılan en pahalı sanat eserlerinden biri olmuştur.

Çığlık tablosu

Hayatın Frizleri adlı serinin bir parçası olan Çığlık (1893; ilk adı ile Umutsuzluk), tablosunda Munch hayat, aşk, korku, ölüm ve melankoli gibi öğeleri işledi.

1894 yılında Munch litografi ve ofort çalışmalarına başladı.

1896’da tekrar Paris’e gitti. Bu seyahat Emile Bernard, Maurice Denis ve Mallarmé gibi sembolist şairlerle tanışması bakımından çok önemliydi. Paris'te Yaşam Frizi serisinden bazı resimlerini Salon des Indépendants'da sergiledi. Yazları çoğunlukla Norveç'te, Asgardstrand'daki küçük evinde geçiriyordu. 1898’de Tulla Larsen ile tanışmıştı. Tulla sürekli Munch’un yanındaydı ve onu hiç yalnız bırakmıyordu. İlişkileri birkaç yıl kesintilerle devam etmişti. Bu dönemde bir sinir krizinin eşiğinde olması sebebiyle çalışamamıştı. 1899’un sonlarında bir sanatoryuma yatmış ve birkaç aylık tedavi sonrasında sakin bir hayat arayışıyla Berlin'e taşınmıştı. Ünü yayılılıyor ve finansal durumu iyiye doğru gidiyordu. Yaşam Frizi serisini büyütmüş ve 1902'de Sezession galerisinde sergilemişti. Sergiden olumlu eleştiriler almıştı, artık geleceğin ressamı sayılıyordu.

Aynı yıl, Tulla ile ilişkisini bitirmek istese de Tulla onu bırakmıyordu. Tulla bir bahaneyle Munch'u çağırmış, gelmezse intihar etmekle tehdit etmişti. Munch, Tulla’nın yanına gittiğinde neden ve kimin tarafından olduğu bilinmeyen bir şekilde bir silahla ateş edilmişti. Munch'un sol eli bir daha düzelemeyecek şekilde yaralanmıştı. Bu Tulla ile son görüşmesi olmuştu. Aynı dönemde yaptığı resimlerde Tulla ya bir katil ya da huzurunu bozan kişi olarak yer alıyordu.

1896-1897 yıllarında Paris’te ünlü basımcı Auguste Colt’dan grafik tekniğini öğrendi. Ancak eserleri Fransa’dan çok Almanya’da yankı uyandırdı.

1902’de, koruyucusu ve hayranı Max Linde’nin siparişi üzerine bir «Hayatın dekoru»nu yaptı. 1906’da Henrik Ibsen’in «Hortlaklar» adlı eserinin dekorlarını çizdi. 1908’de bir sinir buhranı geçirdi, daha sonra hayat görüşünü daha iyimser bir tutuma yöneltti.

1908'de Kopenhag'da bir sergi hazırlarken, manevi ve fiziksel yorgunluğa yenik düştü. Duygusal çalkantılarının ve aşırı alkolün neden olduğu bir sinirsel bunalım tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Kopenhag’da kendi isteğiyle bir klinikte birkaç ay tedavi gördü. Tedavi süresi başarılı geçmiş ve Munch, tamamen iyileşmiş ve moralli olarak hastaneden çıktı.

1912 yılında Köln’deki sergiden sonra, artık Paul Cézanne, Vincent Van Gogh, Paul Gauguin, Pablo Picasso gibi modern resmin klasikleri arasına girdi.

1910’da Huitsten yakınlarındaki Ramme Çiftliği’ni satın aldı. 1921-22 yıllarında Oslo’da, Freia çikolata fabrikasının yemekhanesinde duvar panoları çizerek, yeni bir «hayat dekorları» yaptı.

1916’da Skoyen Ekely'de mülk satın aldı ve yaşamının sonuna kadar orada yaşadı. 1921-1922’de Oslo'daki Freia Çikolata Fabrikası'nın kantini için duvar resimleri yaptı.1930 yılında geçirdiği bir göz rahatsızlığı nedeniyle çalışmalarını yavaşlattı. Son dönemlerinde sağlığı giderek bozulmaya başladı. 1933’te Fransız Légion d'Honneur ve Norveç Kraliyet St. Olav Büyük Haç nişanlarını aldı.

1937’de Naziler tarafından dejenere ressam ilan edilerek, 82 eseri toplattırıldı. 1940 yılında, istilacı Alman kuvvetleriyle, işbirliği yapan, Norveç Hükümeti’nin, Norveç Sanat Konseyi’ne katılma teklifini reddetti.

Munch, gizli sevgilerin, kıskançlığın, ölümün ve hüznün ressamıdır. Norveç sanatını, Fransız empresyonizminin sultasından kurtularak, benliğine kavuşturmuştur. Tablo, O’nun için, dekoratif ve ruhsal öğelerin bütünlendikleri bir sahadır. Büyük portreciliği, yaratma ve uygulama gücüyle, Alman resim sanatını da etkilemiştir.

İlk tablolarında açık-koyu renk ve plastik efektlerle canlı hatlar görülmektedir. Giderek, empresyonist öğelerden tamamen uzaklaşarak, eserlerindeki görüş sahasını belirlemeyip şekilleri, tüm coşku ve tutkularıyla yansıtmaya başlamıştır. Kullandığı renkler, kazınarak silinmiş gibidir, hasta ezik bir ortam yaratmaktadır.

Munch daha sonra, ilkel ve karanlık kuvvetlerin yönettiği sembolik bir dünyaya yönelip kişinin yalnızlığını, zavallılığını, yaşama ve ölüm korkusunu, kıskançlığını, hırsını, gerilimini, cinsel kavgasını, acılarını, karşılıklı suçlamalarını; yani yeryüzündeki çarpıcı bir cehennemi canlandırmıştır.

Kadın, onun gözünde, cinsel, şeytani, acımasız, kötü bir varlıktır. Erkeği baştan çıkararak hiç eder, başarılarından korkunç bir zevk duyar. Kadınlarla ilgili karamsar düşüncelerin nedeni, Munch’un kişisel deneylerindeki başarısızlığı, heyecanlı ve huzursuz iç dünyasıdır. Eserlerindeki ortam bu yüzden şeytani ve görkemlidir. Karanlık, ürkütücü ve huzursuzdur.

Edvard Munch, 23 Ocak 1944 tarihinde Oslo, Norveç’de 81 yaşında ölmüştür.

Kaynak:Biyografiler.com