Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan için karar verildi.
2019-11-04
Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan için karar verildi.
Haklarında FETÖ davası açılan gazeteciler Mehmet Altan, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak ile ilgili yeniden yargılamada karar çıktı.
"FETÖ darbe çağrışımı" davasında, tutuksuz sanık Mehmet Altan'ın beraatine karar verildi. Tutuklu bulunan Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan'ın da adli kontrolle tahliyesine karar verildi.
FETÖ darbe çağrışımı" davasında, tutuksuz sanık Mehmet Altan'ın beraatine karar verildi.
Nazlı Ilıcak, "FETÖ terör örgütüne yardım etmek" suçundan 8 yıl 9 ay hapisle cezalandırıldı, adli kontrolle tahliyesine karar verildi.
Ahmet Altan, "FETÖ terör örgütüne yardım etmek" suçundan 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı, adli kontrolle tahliyesine karar verildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin bozma kararının ardından İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar görülen davanın ikinci duruşmasına, tutuklu sanık Nazlı Ilıcak ve tutuksuz sanık Mehmet Altan katıldı.
Diğer tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Şükrü Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek'in ise tutuklu bulundukları cezaevlerinden SEGBİS ile duruşmaya katılımları sağlandı.
Duruşmada, savcılıkça hazırlanan mütalaanın celse arasında mahkemeye sunulup taraflara tebliğ edildiği belirtildi.
Dava konusu eylemlerin özetlendiği mütalaada, tutuklu sanıklar Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek'in, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
Mütalaada, sanıklar Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın ise 'üye olmamakla birlikte silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan 5 yıldan onar yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.
Tutuksuz sanık Mehmet Altan'ın beraatine karar verilmesi istenen mütalaada, 5 tutuklu sanığın, tutukluluk hallerinin, devamına karar verilmesi gerektiği belirtildi.
Mütalaanın okunmasının ardından sanıklara mütalaaya karşı savunma yapmaları için sırasıyla söz verildi.
Nazlı Ilıcak : “Özgür Bugün diye bir gazetede çalıştığım iddia edilmiş, öyle bir gazete yok. Bugün gazetesinde çalıştım. Türkiye’de çok sayıda darbe oldu, ilk defa “darbenin medya kolu” diye bir icat çıkarıldı. Birbirini tanımayan insanlar “darbenin medya kolu”nda yer aldı. Bir başka icat da ‘üye olmamakla birlikte bilerek yardım’ maddesinin gazetecilere uygulanmasıdır. Sırrı Süreyya Önder ve akademisyenler ‘propaganda’dan yargılandılar ve AYM ihlal kararı verdi. Mehmet Altan’la bana yöneltilen bazı iddialar örtüşmektedir. Onun için beraat talep edilirken, çıktığımız program benim için suçlama talebi yapılırsa eşitlik ilkesi zedelenmiş olur. Darbenin kurmaca olduğu tezine karşı geliyorum, kenetlenme çağrısında bulunuyorum. Oysa Yargıtay darbeye ‘tiyatro’ denmesini bile eleştiri kabul etti. Eren Erdem’in tahliyesiyle 220/7’den tutuklu yargılanan kalmadı. Ben ‘bilerek, isteyerek’ bir yardım suçu işlemedim, dolayısıyla beraatimi talep ediyorum. Beraat kararı vermezseniz dahi tahliyemi talep ediyorum.”
Savunma yapan tutuklu sanık Nazlı Ilıcak, gazetecilerin söz ve yazılarından dolayı örgüt propagandası suçlamasıyla karşı karşıya kaldıklarını öne sürerek, "Cadı avı dediğim için, bilerek isteyerek FETÖ'ye yardım etmekle suçlanıyorum. Örgütün amacı, 'iktidarı devirmek ve yerine teokratik devlet kurmak' olarak açıklanıyor. Hiçbir yazımda bu amaca hizmet ettiğime yönelik bir delil yok. Sadece 15 ay Bugün gazetesinde çalıştım. Bir gazetede çalışmak suç teşkil etmez. Herkes bir yerde bir gazetede çalışırken bunun karşılığı olarak bir maaş alır" diye konuştu.
Savunmasında firari eski savcı Zekeriya Öz ile yaptığı röportaja değinen Nazlı Ilıcak, Fethullah Gülen'in, kartopu oynayanlar için, "Bunlar nasıl mahlukatlar, insan mı hayvan mı belli değil" diye bir beyanının olduğunu anlatarak, "Ben de Öz ile röportajımı buna tepki olarak yayımladım. Kartopu oynamakla bir insan aklanmaz. Ben, 'kar gibi beyaz' demedim ki Zekeriya Öz için. Zekeriya Öz görevdeyken Odatv davasıyla ilgili hakkında suç duyurusunda bulundum. Bu nedenle Öz hakkında yaptığım röportaj terör örgütünü desteklediğime delil olamaz" ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesi'nin kararında, 'kendisinin tweetlerini, darbenin FETÖ tarafından yapıldığı bilinen bir tarihte attığına' yönelik ifade olduğunu aktaran Ilıcak, "Benim o tweetleri attığım tarih 15-16-17 Temmuz'dur. O tarihte darbenin FETÖ tarafından yapıldığı tamamen bilinmiyordu. Darbe gecesi darbe karşıtı tweetler attım. Anayasa Mahkemesi, tamamen polis raporundaki tweetlerden yararlandığı için benim darbe karşıtı tweetlerimi görmezden gelmiş" şeklinde savunma yaptı.
Nazlı Ilıcak’ın savunmasının ardından sanıklardan Şükrü Tuğrul Özşengül tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanarak savunmasını yaptı.
Duruşmada tutuklu sanık Şükrü Tuğrul Özşengül de savunma yaparak, mütalaanın bir iftira metni olduğunu öne sürdü. Beraat ve tahliyesini isteyen Özşengül'ün savunmasının ardından duruşmaya ara verildi.
Şükrü Tuğrul Özşengül şunları söyledi:
“Hakkımızda yeterli delil olsaydı zorlama delillere ihtiyaç duyulmazdı. Hiçbir yazımda örgütü övücü, destekleyici, savunucu hiçbir söylemim olmamıştır. Bırakın bunları sempatim bile olmamıştır. Kurumlarla bağım nedeniyle öğrencilerin suçlanmasını eleştirdim. Yanlışa yanlış demek FETÖ ile aynı safta olmak anlamına gelmez. Ben de bunu yaptım, vicdanımın sesini dinledim. Anayasa’nın bana tanıdığı fikir ve ifade özgürlüğümü kullandım. 28 gün hiçbir işlem yapılmadan nezarethanede kaldım. 28 gün sonunda çıkarıldığım hakimlikte 5 dakikada tutuklandım. Sanki savunmam hiç alınmamış gibi iddianameye bağlı kalınarak hakkımda hüküm kurulmuştur. Bir suçtan cezalandırılmanın temel koşulu, suçun kuşkuya yer bırakmayan kesin ve açık bir ispata dayanmasıdır. Dosyada makul şüphe bile oluşturmayacak konular, iftiraya dönüşmüştür.”
Mahkeme Başkanı, sağlık kurulunun, Özşengül’ün rahatsızlığının tutukluluğuna engel oluşturmayacağına dair raporunu okudu. Özşengül ise tahliye olmak gibi bir ısrarının olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Bir takım sözlerimin cımbızlanarak suçlama yapılmasının adı mütalaa değil, iftira olur. Bu iftirayı yapanların da benim verdiğim vergilerimle maaş alan memurlar olmasına üzülüyorum. Benim yazdığım yazılar, bugün gazetelerde yazılanların yanında leblebi çekirdek. İnsanlar neler yazıyor. Demek ki benim fiilim değil, ben cezalandırılıyorum. Kendimi medeni bir şekilde savunuyorum. Yolsuzluk, hırsızlık yapmadım. Tam tersine on binlerce insan yetiştirdim. Kimse beni ‘vatan haini’, ‘terörist’ olmakla suçlayamaz. Samanyolu TV’de program yaptım. Kimsenin cemaatinden değilim. Gocunacak bir tarafım yok. Sitemlerimin arkasında “teröristlik” değil vatanperverlik var”
Hakkındaki iddiaların “iftira” olduğunu tekrarlayan Özşengül beraatini talep ederek savunmasını tamamladı. Duruşma verilen aranın ardından 13.15’te yeniden başladı.
SEGBİS aracılığıyla savunma yapan tutuklu sanıklardan Ahmet Altan, hazırladığı sekiz sayfalık savunmasını okudu. Savcının, kendisi hakkında, “15 Temmuz’daki darbenin gerçekleşeceğini beyan ettiği” yönünde iddiada bulunduğunu belirten Altan, “Böyle bir beyanım yok ve bu dosyada böyle bir beyanda bulunduğumun bir belgesi de bulunmuyor. Savcıya göre, birisi darbenin olacağını biliyorsa mutlaka darbecilerle eylem birliği içindedir. Demek ki savcı bu darbe ihtimalini görüyor ve biliyormuş” dedi. Altan savunmasına şöyle devam etti:
“Bu bir hukuki metin değil, bu hapse atılması için adı daha önceden listeye yazılan birini hapiste tutabilmek için yazılmış acıklı bir kıvranma. Bu mütalaaya dayanarak hiç kimseyi hukuki bir biçimde hapiste tutamazsınız. Ben, bugüne kadar söylediğim her sözün ve yazdığım her yazının arkasındayım. Beni hapiste tutmak istiyorsanız istediğiniz kadar tutabilirsiniz. Hapishane beni korkutmaz.”
Tutuksuz sanık Mehmet Altan da hakkındaki Anayasa Mahkemesi Genel Kurul kararının, Anayasa’nın 153. maddesi gereği herkesi bağladığını ifade savunarak, “Bu celsede karar verilmemesi, bir şekilde duruşmanın ertelenmesi gibi bir durum olursa benim beraatıma her koşulda bu duruşmada karar verilmesi de taleplerim arasındadır” ifadelerini kullandı.
Savunmaların alınmasının ardından davaya ilişkin nihai karar verileceği belirtilerek sanıklara son sözleri soruldu.
Ahmet Altan, “Hukuka uyulmasını istiyorum” derken, Mehmet Altan, “Yargıtay gereğince beraatimi istiyorum” şeklinde konuştu. Nazlı Ilıcak da, “Örgüte yardım suçlamasıyla yargılanan tüm gazetecilerin ya tutuksuz yargılandıklarını ya da tahliye edildiklerini hatırlatıyorum. İktidarın 75 yaş için bir düzenleme getireceğini de belirtmek istiyorum. Hiç değilse tahliyeme karar vermenizi istiyorum” dedi. Diğer tutuklu sanıklar da beraat ve tahliyelerini istediler.
Mahkeme heyeti, nihai kararını açıklamak üzere duruşmaya ara verdi. Ara sonrasında Mehmet Altan hakkında beraat kararı açıkklandı. Mahkeme, Nazlı Ilıcak’ın ‘FETÖ terör örgütüne yardım etmek’ suçundan 8 yıl 9 ay hapisle cezalandırılmasına ve adli kontrolle tahliyesine, Ahmet Altan’ın da ‘örgüte yardım’ suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasına ve tahliyesine karar verdiğini açıkladı.