Post Empresyonist
Post Empresyonist
Post Empresyonizm
Post Empresyonizm Akımı, 1886 ve 1905 yılları arasında son empresyonist sergiden fovizm’in doğuşuna kadar kabaca gelişen Fransız sanat hareketidir. Post empresyonizm, empresyonistlerin ışığın ve rengin doğal tasvirine olan ilgisine karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Soyut niteliklere ya da sembolik içeriğe yaptığı geniş ölçüde vurgusu nedeniyle, post empresyonizm, neo empresyonizm, sembolizm, cloisonnizm, Pont-Aven okulu ve sentetizm ile sonraki empresyonistlerin çalışmalarını kapsamaktadır.
Bu hareketin öncüleri Paul Cézanne (post empresyonizm’in babası olarak bilinir), Paul Gauguin, Vincent Van Gogh, ve Georges Seurat’tır. Post-Empresyonizm terimi ilk olarak 1906’da sanat eleştirmeni Roger Fry tarafından kullanılmıştır. Eleştirmen Frank Rutter, 15 Ekim 1910 tarihli Art News gazetesinde yayınlanan Salon d’Automne sergisinin bir incelemesinde, Othon Friesz’ı “post empresyonist lider” olarak nitelendirmiştir.
Üç hafta sonra, Roger Fry, 1910’daki Manet ve post empresyonistler sergisini hazırlarken bu terimi yeniden kullanmış ve Manet’ten bu yana Fransız sanatının gelişimi olarak tanımlamıştır. Post empresyonistler, sınırlarını reddederken empresyonizmi genişlettiler. Canlı renkler, çoğu kez kalın boya uygulaması ve gerçek hayat konularını kullanmaya devam ettiler. Ancak, geometrik formları vurgulamaya, dışavurumcu etki için şekli bozmaya ve doğal olmayan veya keyfi renk kullanmaya daha eğilimlilerdi.
Post empresyonistler, konuların önemsizliği ve empresyonist resimlerdeki yapı kaybı gibi hissettikleri şeyden memnun değillerdi, yine de önlerinde uzanan yol konusunda anlaşmaya varamamışlardı. Georges Seurat ve takipçileri, küçük renkli noktaların sistematik kullanımı olan pointilizm (noktacılık) ile ilgilendiler. Paul Cézanne, resmin bir düzen ve yapı fikrini restore etmek ve empresyonizm kavramını, müzelerin sanatı gibi sağlam ve dayanıklı bir şey yapmak için yola koyuldu.
temel şekiller
Empresyonizmin doygun renklerini korurken nesneleri temel şekillerine indirgeyerek bunu başardı. Empresyonist Camille Pissarro, 1880’lerin ortaları ile 1890’ların başları arasında neo empresyonist fikirleri denedi. Romantik ekspresyonizm olarak adlandırdığı şeyden hoşnut olmayarak yaşamının son on yılında daha saf bir empresyonizme dönmeden önce bilimsel empresyonizm olarak adlandırdığı pointilizmi (noktacılık) araştırdı.
Vincent Van Gogh, hislerini ve zihnini ifade etmek için renk ve enerjik dönen fırça darbeleri kullanmıştır. Sıklıkla, birlikte sergi açmalarına rağmen, post empresyonist sanatçılar tutarlı bir hareketle ilgili olarak anlaşmaya varamamıştır. Yine de, bütün bu sanatçıların çalışmalarında, harmoni ve yapısal düzenlemenin soyut kaygıları, natüralizme göre öncelik kazanmıştır. Seurat gibi sanatçılar renk ve kompozisyona özenle bilimsel bir yaklaşımı benimsemiştir. 20. yüzyılın başlarında daha genç ressamlar, coğrafi olarak farklı bölgelerde ve post empresyonizm’den koparak, Fovizm ve Kübizm gibi çeşitli biçimsel akımlara yöneldiler.
Empresyonizm ve post empresyonizm arasındaki fark için; empresyonizm'e de bakabilirsiniz.