Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
İsmail Hakkı Bey

İsmail Hakkı Bey

Doğum Tarihi: ??.??.1865

Ölüm tarihi: 30.Aralık.1937

İsmail Hakkı Bey kaç yaşında öldü : 72

Burcu:

Meslek: Besteci

Doğum Yeri: Balat, İstanbul

Ölüm Yeri: İstanbul

İsmail Hakkı Bey, "Türk Musikisinde Son Osmanlılar"ın eğitimi itibariyle"Saray" kökenli bir üyesidir. Osmanlı döneminde yetişmiş Meşrutiyet dönemini yaşamış çok az bir sürede olsa Cumhuriyet döneminde de musikiye hizmet vermiştir.

İsmail Hakkı Bey, 1865 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlköğretimden sonra okul hayatını bıraktı ve 13 yaşında Mercan'da örücü İbrahim Ağa'nın yanına çırak olarak girdi. Babası “İdare-i Husûsiye” memurlarından hanende Reşid Efendi’dir. Mahallesine yakın câmilerde okuduğu ezanlarla sesinin güzelliği dikkat çekmiş, bu sesi duyan yüksek dereceli bir saray görevlisi, İsmail Hakkı Bey’in Muzika-i Humayun’a alınmasına aracı olmuştur. O zamanlar Enderûn’da, geleneksel öğretim ölçüleri içinde Suyolcu Lâtif Ağa’dan mûsikî öğrenerek birçok fasıl geçmiştir.

Bir süre sonra orkestra şefi Zati Bey'den batı notası öğrendi, (Giuseppe Donizetti) Donizetti Paşa'dan dersler aldı.

İsmail Hakkı Bey, bir taraftan da Muzika-i Humayûn hocalarından Batı mûsikîsi ve Batı notası öğrenmiştir. O zamanki Enderun mûsikîşinaslarının hemen hemen hepsi Hamparsum notası bildiğinden bu notayı da öğrenmiş, kısa sürede “Sersazende”liğe terfi ettirilmiş, daha sonra “Kolağası” rütbesi ile müezzinbaşı olmuştur.

1908’de “Meşrutiyet”in ilânından sonra, önce “Mûsikî-iOsmanî” topluluğunu daha sonra aynı ismi taşıyan “Mekteb”i kurdu. Her iki şekliyle de hem düzenli bir sistem içinde öğrenci yetiştirdi, hem de mûsikîsever İstanbullulara iyi icrâ örnekleri sundu. Darülelhan adı altında açılan, sonra İstanbul Belediye Konservatuarı adını alan öğretim kurumunda “Tertip ve Tasnif Heyeti” üyeliği ve “Fasıl Şefliği” ve “Solfej Muallimliği” yaptı.

İsmail Hakkı Bey, bir kez evlenmiş, beş çocuğu dünyaya gelmiştir. O dönemlerden yetişmiş sanatkârlar arasında İsmail Hakkı Bey'den ders almayan yok gibidir. Bu bakımdan "Muallim" sıfatı ile tanınır. Ailesi daha sonra “Aksoy” soyadını almıştır.

İsmail Hakkı Bey, 30 Aralık 1927 tarihinde 62 yaşında öldü. Ölümünden sonra nota koleksiyonu, nota defterleri, kitap ve evrakı Türkiye Radyoları döneminde TRT tarafından satın alınarak TRT Müzik Dairesi’nin arşivine kazandırılmış, geçtiğimiz yıllarda Osmanlı Devlet arşivlerine devredilmiştir.

Onun zamanında İstanbul'da halka açık yerlerde mûsıkî dinlenebilecek birkaç "Kıraathâne" vardı ve bunlar da piyasa sanatkârlarının elindeydi. Buralarda yıllardan beri toplamı yediyi sekizi geçmeyen belli makamlar arasında dolaşılır, aynı makamlardan eserler çalınır, söylenirdi. Bunu yakından gören İsmail Hakkı Bey, sınırları genişletmek için başka makamları ve bu makamların fasıllarını tanıtmağa karar verdi.

Şehnaz, Bûselik, Hisar, Nişaburek, Mahûr, Yegâh, Acem Kürdî, Ferahfeza, Neveser, Evcârâ, Tarz-ı Nevin gibi makamların fasıllarını tanıttı. Bunlara göre nispeten daha az kullanılan Muhayyer Sünbüle, Pençgâh, Kürdî, Gerdaniye, Rahatülervah, Zavil, Nikriz, Acem gibi makamlardan da örnek eserler besteledi.

İsmail Hakkı Bey, her formda olmak üzere, toplam bine yakın eser bestelemiştir. Bunlara içinde sayısı otuzu bulan Marş, Operet ve dini eserleri de dahildir. Bestelediği operetlerde alışılmışlığın dışına çıkıp, orkestra yerine “incesaz” takımı kullanarak kısa sürede bu şeklin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Öyle ki, Dr. Suphi Ezgi “Lâle Devri” operetini “incesaz” biçimini örnek alarak bestelemiştir. Türk Mûsikîsi’nin dışına çıkarak Yahudilerin vermiş olduğu İbranice güfteler üzerine, Sinagog ve Havra’larda okunması için dinî eserler bestelemiştir.

Yine o dönemlerde "İncesaz"takımlarında çalan ve söyleyenlerin sayısı pek fazla olmazdı. Bu alışkanlığın da dışına çıkarak otuz-kırk kişilik saz ve ses topluluğu ile konser vermenin ilk örneğini de İsmail Hakkı Bey verdi. Sanatkârlar aynı tip elbise giyer, ses sanatkârları ayakta durur, dinleyiciler üzerinde iyi bir etki bırakırdı. Program düzenleme ile ilgili kuralları bir yönetmeliğe bağladı. Ancak , bu tür konserlerde şimdiki gibi bir yöntem uygulanmaz, ses ve saz sanatkârlarını yarım daire şeklinde dizer, heyetin tam ortasına elinde def'i olduğu halde kendisi oturur, toplu programlardaki geleneksel icra şeklini uygular ve her iki tarafı kontrol altında tutardı.

İsmail Hakkı Bey’in bilinen nazari eserleri: “Solfej” yâhut “ Nota Dersleri”,” Usûlat”,” Solfej, Makamat ve İlâveli Nota Dersleri”,” Mahzen-i Esrar-ı Mûsikî” yâhut Teganniyât-ı Osmanî.

Mûsikî eserleri: 6 Operet, 15 Peşrev, 21 Saz Semâisi, 5 Kâr, 1 Kâr-ı Nâtık, 1 Methal, 10 Dinî Eser, 8 Oyun Havası, 17 Zeybek, 2 Longa, 30 Beste, 26 Ağır Semâi ve Aksak Semâi, 3 Sengin Semâi, 36 Yürük Semâi ile yaklaşık 320 Şarkıdan oluşmaktadır.

Kaynak:Biyografiler.com