Biyografiler.com : Her yaşam bir iz bırakır. | Türkiye'nin en çok okunan biyografi sitesine hoş geldiniz.
Hacı Arif Bey

Hacı Arif Bey

Doğum Tarihi: ??.??.1831

Ölüm tarihi: 28.Haziran.1885

Hacı Arif Bey kaç yaşında öldü : 54

Burcu:

Meslek: Besteci

Doğum Yeri: Eyüp, İstanbul

Ölüm Yeri: İstanbul

19. yüzyılın en önemli Klasik Türk müziği bestekârlarından biri. Kürdîlihicazkâr makamı ile Müsemmen usulünü bulmuştur.

Hacı Arif Bey, 1831 yılında İstanbul’da doğmuştur. Asıl adı Mehmed Ârif'dir. Babası Ebûbekir Efendi, Eyüb Mahkemesi kâtiblerindendi. İlköğrenimi sırasında sesiyle dikkat çeken Hacı Arif Bey, Zekâi Dede Efendi ile besteci Eyyubî Mehmed Bey'den ders aldı. Zekâi Dede Efendi onu hocası Dede Efendi'yle tanıştırdı; musikiye karşı büyük yeteneği olduğunu Dede Efendi de görmüştü.

Çok geçmeden sesinin güzelliğini haber alan Sultan I. Abdülmecit Han onu 1854 yılında Muzika-yı Hümayun'a aldırdı. Küçük yaşlarda Müzika-i Hümâyûn'u bitiren Hacı Arif Bey, sarayda uzun yıllar görev yaptı. Sultan I. Abdülmecit’in takdirini kazandı. Sarayda besteci Haşim bey’den müzik öğrenmeye devam etti. Haşim Bey'den çok yararlandı, ondan yüzlerce eser öğrendi. Okuyuş üslubunu da ondan aldığı söylenir. En girift besteleri bir dinleyişte hatasız tekrarlaması ile dikkati çekti. Terbiye, nezaket ve kibarlığı ile sevgi topladı; daha 20’li yaşlarında iken Sultan I. Abdülmecit’in mabeyincisi oldu.

Haremi hümayun’daki cariyelere müzik hoca hocalığı yaptı. Hacı Arif Bey’in; olağanüstü güzelliğinden dolayı padişaha zevce olması beklenen 15 yaşlarında “Çeşm-i Dilber” adındaki Çerkez kızı ile kalbi bir ilgi kurması büyük dedikodu konusu oldu. Dedikodulara dayanamayan padişah, daha o yaşta Arif Bey’i 60 altın aylıkla emekliye sevk etmek zorunda kaldı. Ardından da padişah, Çeşm-i Dilber ile Hacı Arif Bey’i evlendirdi. Cemil ve Nebiye adını verdiği iki çocuğu oldu. Ama bu evlilik yürümedi. Çeşm-i Dilber, çocuklarını Arif Bey'e bırakarak bir tüccarla evlendi. Arif Bey, "Niçin terk eyleyip gittin a zalim", "Düşer mi şanına ey şeh-i hûban" dizeleriyle başlayan kürdilihicazkâr şarkılarını terk edilmenin acısı üzerine besteledi.

I. Abdülmecit birkaç yıl sonra Hacı Arif Bey’i affederek yine saray-ı hümayun’a getirdi. Mabeyincilik ve harem müzik öğretmenliği görevini yapmaya devam etti. Besteci Hacı Arif Bey, bu kez gene bir cariyeye, Zülf-i Nigâr Hanım'a âşık oldu. Bu olay Saray'da duyulur duyulmaz, I. Abdülmecit Han onları evlendirdi. Rabia adında bir kızı oldu. Zülf-i Nigâr'ın kısa bir süre sonra veremden ölmesi, besteciye yeni bir acı kaynağı oldu. "Olmaz ilaç sine-i sad pareme" ve "Kemer çehre peri rû tende cânımsın-Nigârım dilberim ruh-i revanım" şarkıları bu acının ürünleridir.

İkinci evliliği sırasında da Saray'dan ayrılan Hacı Arif Bey, eşi öldükten sonra yine Saray'a dönmek istiyordu. Ama 1861'de I. Abdülmecit Han ölmüş, yerine kardeşi Abdülaziz Han tahta çıkmıştı. Hacı Arif Bey, besteci Rıfat Bey'in yönetimindeki Saray Fasıl Topluluğu'na "serhanende" olarak alındı; ayrıca yine cariyelerin musiki hocalığıyla görevlendirmişti.

Arif Bey'in Saray'daki bu üçüncü görevi on yıl sürdü. Ününün artık doruğundaydı. İstanbul'un musiki çevrelerinde, konaklarda, özel meşkhanelerde yapılan musiki toplantılarında en çok aranan sanatçıydı.

Cariyelerin musiki hocalığı görevi onu daha önce iki kez evliliğe götürmüştü ve yine üçüncü kez de aynı sonucu verdi. Bu sefer II. Mahmut'un eşi ve Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sultan'ın nedimelerinden Nigârnik Hanım'a âşık oldu. Valide Sultan da çok beğendiği Hacı Arif Bey’in bu aşkına onay vermesi ile ve Padişah Abdülaziz’in onay vermesi ile evlilikle sonuçlandırıldı. Ancak yine 1871 yılında saraydan uzaklaştırıldı. Dört bin kuruş aylıkla emekli edilerek saraydan uzaklaştırıldı. Bunun üzerine Taşlık’taki konağını sattı; Zincirlikuyu’da satın aldığı çiftliğine çekilerek müntezi bir hayat sürmeye başladı. Bu sıralarda önce Devlet Şurası’nda (Danıştay) sonra Beykoz Aşar Müdürlüğü’nde beş yıl kadar devlet memurluğu yaptı. Arasıra saraya uğruyor, bazen ders veriyor. Sultan Aziz’e bestelerini sunuyor, bunlara büyük ihsanlarla karşılık veriliyordu.

Ömrünün sonuna kadar Nigârnik Hanım'la evli kalan Arif Bey 1871'de tekrar Saray'dan ayrıldı. Şura-yı Devlet'te, Beykoz Aşar Müdürlüğü'nde beş yıl memur olarak çalıştı.

Sultan Abdülaziz'in 30 Mayıs 1876 tarihindeki ölümünden sonra Muzika-yı Hümayun'da girişilen tasfiye sonucu Hacı Arif Bey de açığa alındı. V. Murat'ın üç aylık padişahlığından sonra Sultan Abdülhamit II Han tahta çıktı. Besteci uzun bir süre işsiz kaldı, geçim derdine düştü. Zincirlikuyu'da bir çiftlik evine çekilip çevreden koptu. Bu sırada 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı (93 Harbi) patlak verdi. Arif Bey savaş yıllarını çiftlikte geçim sıkıntısı içinde geçirdi.

Savaş bittikten sonra Osmanlı Sarayı bestecinin yokluğunu yeniden hissetmeye başladı. Arif Bey'in içinde bulunduğu durum Abdülhamit II Han’a iletildi. Bunun üzerine besteci yeniden Saray'da görevlendirildi. Hacı Arif Bey'in öğrencilerinden besteci Levon Hancıyan'ın anlattığına göre, Saray'a alınışı şöyle olmuştu: İran Şahı Nasıreddin, eserlerini çok beğendiği Arif Bey'i İran Sarayı'na davet eder, Padişah'tan da besteciye izin verilmesini rica eder. Türk Musikisi'nden öteki padişahlar kadar zevk duymamakla birlikte, Arif Bey'in şarkılarını seven Abdülhamit II, şaha bestecinin Saray'dan ayrıldığından haberi olmadığını söyler ve onu yeniden Saray'a aldırır. Arif Bey bu arada Şirazlı Hafız'ın bir gazelini besteleyerek, İstanbul'a gelen şaha sunar. Eseri çok beğenen şah, besteciyi bir nişanla ödüllendirir.

Muzika-yı Hümayun'da dördüncü kez görevlendirilen Arif Bey'e kolağası rütbesi verilir, ama bu ona göre küçük bir rütbedir. Arif Bey, önceki padişahlardan gördüğü ilgiyi Abdülhamit II'den göremediği vehmiyle huzursuz olur. Saray'ın eski canlı havası da kaybolmuştu; siyasi durum gittikçe gerginleşmekteydi. Abdülhamit II'den umduğu yakınlığı görmeyen besteci, kimi zaman Zincirlikuyu'daki eve çekilerek sade bir yaşayışın verebileceği mutluluğu aradı, kimi zaman da Padişah'la çatışmayı göze alan davranışlarda bulundu. Abdülhamit'in "Şu şarkıyı oku", diye verdiği bir emre karşı, önce hastayım deyip reddetmiş, ikinci defa gelen mabeyinciye, "Ben onun babasından çok saygı gördüm." Bana, "Şu şarkıyı oku" diye emir veremez. Sanatta padişah iradesi geçerli değildir. Cevabını vermesi üzerine, Saray'da hapsedildi. Elli gün sonra, nihavent makamındaki "Ahteri düşkün garibim, âşık-ı avareyim" şarkısını besteledi. İlk dizedeki "yıldız" anlamına gelen Farsça "ahter" kelimesi "talii düşkün" biçimine dönüştürülerek şarkı Abdülhamit II Han’ın huzurunda okundu. Eseri çok beğenen padişah, besteciyi bağışladı.

Türk Musiki'sinin en büyük bestecilerinden biri olan Hacı Arif Bey Klasik dönem bestecilerinin pek kullanmadıkları şarkı formuna yepyeni bir kimlik kazandırmış, bir şarkı bestecisi olarak yeni bir çığır açmıştır. Arif Bey'den sonra "şarkı", bestecilerin en çok işledikleri form olmuştur. Arif Bey klasik formlarda birkaç eser besteledikten sonra başarılı olamadığını görerek doğrudan doğruya şarkı besteciliğine yönelmiştir. Şarkılarında beste ile güfte tam bir bütünlük içindedir.

Kürdilihicazkâr makamını da Arif Bey oluşturmuştur. Sekiz zamanlı üç vuruşlu "müsemmen" usulü onun buluşudur.

Hacı Arif Bey bütünüyle Türk Musikisi'nin sözlü öğrenim geleneği içinde yetişmiş bir besteciydi. Nota bilmiyordu, herhangi bir saz da çalmazdı. Ama çok güçlü bir hafızası vardı, bini aşkın eser ezberindeydi. Çok iyi bir okuyucuydu.

Hacı Arif Bey’in bine yakın eser bestelediği söylense de sadece 337 parçası notalarıyla günümüze kalmıştır. Bunun 327'si şarkı, 10'u öteki formlardaki eserlerdir. Bu 10 eserin de altısı ilahi, biri tevşih, biri durak, biri beste, biri de yürük semaidir. Arif Bey 1873 yılında Mecmua-i Arifi adlı 600 sayfalık bir de güfte derlemesi yayınladı; bu derlemede sanatçının kendi şarkıları da vardır.

Hacı Arif Bey, 28 Haziran 1885 tarihinde 54 yaşında İstanbul’da kalp krizi sonucu ölmüştür. Yahya Efendi Dergâhı mezarlığına gömüldü.


Hacı Arif Bey’in Bazı Eserleri:
* Olmaz ilâç sine-i sad pâreme
* Kemer çehre peri rû tende cânımsın-Nigârım dilberim ruh-i revanım
* Bakmıyor çeşm-i siyah feryâde
* Vücud ikliminin sultanı sensin
* Meyhanemi bu, bezm-i tarahhane-i cem mi
* Çekme elem-i derdini bu dehr-i fenanın
* Deva yokmuş neden bimarı aşka
* Geçti zahm-i tîri hicrin ta dil-i naşadıma
* İltimas etmeye yâre varınız
* Gözümden gitmiyor bir dem hayalin
* Kanlar döküyor derdin ile dide-i giryan
* Hâtırımdan çıkmaz asla ahd u peymânın senin
* Sayd eyledi bu gönlümü bir gözleri âhû
* Gurub etti güneş dünya karardı
* Çözülme zülfüme ey dil rüba, dil bağlayanlardan
* Ben buy-i vefa bekler iken sûy-i çemende
* Humarı yok bozulmaz meclis-i meyhane-i aşkın
* Tasdî edeyim yari biraz da sühanimle
* Bir halet ile süzdü yine çeşmini dildar
* Esti nesîm-i nevbahar açıldı güller suhh dem
* Mükedder derd-i pey-der peyle şimdi
* Kurdu meclis, âşıkan meyhanede
* Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figanın
* Nigâh-ı mestine canlar dayanmaz
* Zahir-i hale bakıp etme dahil bir ferdi

Hacı Arif Bey’in Eserleri :
Acemaşiran-Nazırın gelmemiş asla cihane
Acembuselik-Ne yapsam ol cefakare
Bayati-Gamınla dilfikar olsun
Bayatiaraban-Gönlüm aldın gösterip ruyi vefa
Bayatiaraban-Gönlümün hayli perişan
Bayatiaraban-Lutfunu kestin a zalim aşıkı biçareden
Bestenigar-Aldın felek sen mihri cemali
Bestenigar-Cihan kam almada devrinde
Bestenigar-Çok gördü felek şimdi beni bezmi civanda
Buselik-Suzişi sinem değil kar etmeyen
Evcara-Olup aşkınla avare
Ferahnak-Gördüm seni ey şuhi şen
Ferahnak-Milki millet şemsi adlinden senin
Hicaz-Ah eylediğim servi hiramanın içindir
Hicaz-Aman dağlar canım dağlar
Hicaz-Aşkınla senin sevdiceğim zaru zebunum
Hicaz-Bak ne hale koydu bu bahtı siyah
Hicaz-Canım dağlar kuzum dağlar
Hicaz-Efzun oluyor günden güne bu mali melalim
Hicaz-Eh dil ne bitmez bu ahu vahın
Hicaz-Eşk ile tahmir olunmuş ehli aşkin mayesi
Hicaz-Ey gonca dehen şerbetine canımı kandır
Hicaz-Görmez oldum sevdiğim sen mahımı
Hicaz-Kamer çehre peri ru tende canım
Hicaz-Kudretin kafi değildir suzi ahu zarıma
Hicaz-Kurbanın olam ey afeti can
Hicaz-Kurdu meclis aşıkan mey hanede
Hicaz-Makdemin üftadeler eyler emel
Hicaz-Meyle teşkin eyle saki
Hicaz-Narı camzuzi derunum dağlara dağlar açar
Hicaz-Ne kara günlere kaldım
Hicaz-Sayd eyledi bu gönlümü bir gözleri ahu
Hicaz-Senin aşıkların kılmaz nazar
Hicaz-Sonbaharın zevki hoştur
Hicaz-Tasdi edeyim yari birazda suhanimle
Hicaz-Yad ederken yar kamı vuslatı
Hicaz-Yine vazı felekden mi şikayet
Hicazkar-Açıl ey goncei sad berg yaraşır
Hicazkar-Aldı gönlüm fend ile bir fitnekar
Hicazkar-Bir halet ile süzdü yine çeşmini dildar
Hicazkar-Daima feryadu efgandır gönül
Hicazkar-Dilerim zülfüne berdar olayım
Hicazkar-Firakı yar ile her dem rencidedir gönlüm
Hicazkar-Güldü açıldı yine gül yüzlü yar
Hicazkar-Nevruzu bahar oldu yine ey güli handan
Hicazkar-Sevdim yine bir nevcivan
Hicazkar-Söyle derunundaki zarım gönül
Hüseyni-Bana lutf eyler iken sen
Hüseyni-Mahzeni esrarı şahı mürtezasın ya hüseyn
Hüseyni-Mihneti aşka deva asan değil
Hüzzam-Bahar oldu sular akar çayıra
Hüzzam-Bir gün beni dildar acaba şad edecek mi
Hüzzam-Güzel gün göremedi avare gönlüm
Hüzzam-Hali dilizarımı duysa cihan
Hüzzam-İftirakın urdu zahmi bu dili sad pareye
Hüzzam İlahi-Kurratül ayni habibi
Hüzzam-İstanbul Türküsü
Hüzzam-Meftun olalı sen şehi hubanı cihana
Hüzzam-Talat eyler mi diye meh şuyi kağıthaneden
Hüzzam-Tazelendi tabı alem herkesin bak şevki var
Isfahan-Canda hasiyyet mi var sevdayı canan olmasa
Isfahan-Düşme ey aşık hayale yağma yok
Isfahan-Ey tiri cefa didei mestanıma değme
Isfahan-Gel ey ruhi revan melek simatım
Isfahan-Kim demiş aklın alan
Isfahan-Ol goncayı görmeyeli hayli zamandır
Isfahan-Rahatım yok bu dili şeydadan
Isfahan-Severim çaresiz ey mah seni
Isfahan-Vazgeçmez mi sine ahu zardan
Karcığar-Aşkı pürhan edemem nelevu efgandır
Karcığar-Bir goncaya bir hare nigah eyledi bülbül
Karcığar-Bu yosmalık değişir bu çağ değişir
Karcığar-Dağda tavşanlar geziyor
Karcığar-Dinle aklın var ise piri müganın pendini
Karcığar-Ey güzel gözlü şirin sözlü güzel
Karcığar-Gerçi kıyamam iki gözüm uykuya kansın
Karcığar-Gönlümün alayısı dünyaya istiğnası var
Karcığar-Gönül bezmi harab
Karcığar-Her şuhu samim safada
Karcığar-Kuzumun gözleri kara
Karcığar-Mümkün olur mu sevmemek seni
Karcığar-Rengi ruhsarın gören
Karcığar-Varken gönülde bin türlü yare
Karcığar-Yıkma sakın burcu penahım felek
Kürdilihicazkar-Bais figanı naleme aşk ibtilasıdır
Kürdilihicazkar-Berdar olalı zülfüne yar fikru hayalim
Kürdilihicazkar-Bir zülfü perişana yine
Kürdilihicazkar-Deşme dağı sinei suzanı
Kürdilihicazkar-Dili harımı vaslını arzu eder
Kürdilihicazkar-Düşermi şanına ey şehi huban
Kürdilihicazkar-Eyyamı bahar oldu güzel müjdeler olsun
Kürdilihicazkar-Firkatin tesiri etti canıma
Kürdilihicazkar-Geçti zahmı tiri hicrin ta dili na şadıma
Kürdilihicazkar-Gurub etti güneş dünya karardı
Kürdilihicazkar-Güzelim hiç aramaz mı dili avare seni
Kürdilihicazkar-Harabı desti gamdır gönlüm şimdi
Kürdilihicazkar-Hazar erdi gülistan bahara
Kürdilihicazkar-İftirakındır sebep bu nale vu feryadıma
Kürdilihicazkar-Kanlar döküyor derdin ile didei giryan
Kürdilihicazkar-Muntazır teşrifine hazır kayık
Kürdilihicazkar-Nerdesin ey tatlı sözlü sevdiğim
Kürdilihicazkar-Niçin terkeyleyip gittin a zalim
Kürdilihicazkar-Sana hiç nale eser etmez mi
Kürdilihicazkar-Sende acep uşşaka eziyet mi çoğaldı
Kürdilihicazkar-Seyri bahara açıldı dağlar
Kürdilihicazkar-Sırma saçlı yare kim haber versin
Mahur-Görsen ey çeşmi felek görsen
Mahur-Gösterip ağyare lutfun bizlere biganesin
Mahur-Hayli demdir görmedim
Mahur-Zahiri hale bakıp etme dahil bir ferdi
Muhayyer-Deva yokmuş neden bimarı aşka
Muhayyer-Ey ateşi gam bağrımı
Muhayyer-Gam dideleriz saki sun bir dolu kab olsun
Muhayyer-Hadi dilden kime şekva edeyim
Muhayyer-Humarı yok bozulmaz meclisi meyhanei aşkın
Muhayyer-İltimas etmeye yare varınız
Muhayyer-Kim olur zor ile maksuduna
Muhayyer-Meyhane tarabgahı
Muhayyer-Niçin mahsun bakarsın
Muhayyersünbüle-Açılmamış bir gonce ter
Müstear-Güzel görsem yanar sabru kararım
Neveser-Bahar erdi yeşillendi çemenler
Nihavend-Ahteri düşkün garibi aşıkı avareyim
Nihavend-Aşk ateşi sinemde yine şule feşandır
Nihavend-Bakmıyor çeşmi siyah
Nihavend-Ben buyi vefa bekler iken suyi çemenden
Nihavend-Benim gönlüm kaldı sende
Nihavend-Bülbülü dem beste etti nale vu feryadı dil
Nihavend-Çözülme zülfüne ey dil ruba dil bağlayanlardan
Nihavend-Culus etti şehinşahı keremkar
Nihavend-Dün gece rüyada gördüm
Nihavend-Ey mehi Yusuf siyem ruzigar
Nihavend-Gahi gönül firakın ile derd nak olur
Nihavend-Mahzun ise dil anda safa cilveger olmaz
Nihavend-Meyler süzülsün meydane gelsin
Nihavend-Nadidei hüsnü mümtaz
Nihavend-Neden ta subh olunca aşk barım
Nihavend-Nevbaharı dilsitansın sevdiğim
Nihavend-Ruyinden at nikabı
Nihavend-Şarab iç gülfeminde gül açılsın
Nihavend-Söyle nedir baisi zarın gönül
Nihavend-Taki elemi felekle ülfet
Nihavend-Tarife gelir mi zülfi siyahı
Nihavend-Uyur daim uyanmazdı benim
Nihavend-Vücud ikiminin sultanı sensin
Nihavend-Yadigar kaldı dilde bana bu ah
Nikriz-Dağlar yarimi gördün mü
Rast-Aşık oldur kim kılar canın feda
Rast-Çeşmi mahmurun sebebtir nale vu feryadıma
Rast-Ehli dil isen kendine zevkeyle cefayı
Rast-Esti nesimi nevbahar
Rast-Ey gülnihali işve baz
Rast-Hatırımdan çıkmaz asla ahdü peymanın senin
Rast-Mukedder derdi peyderpeyle şimdi
Rast-Neyledi gör bana ol mahı mehi
Rast-Seylu ateşden emin olmaz yapılmış haneler
Rast-Vatan şarkısı
Rast-Vuslatından gayri el çektim yeter ey bifa
Saba-Cihan gözümde yok hayli zamandır
Saba-Dilberan ahdi vefayı unuturlar
Saba-Haberin var mı saba kaküli cananımdan
Saba-Nigahı mestine canlar dayanmaz
Saba-Söyle sen kastın nedir aya bana
Sabazemzeme-Aşkınla düştüm ateşe
Sabazemzeme-Gönül bilmezmisin ol şivesazı
Sabazemzeme-Kabul eyle sanadır arzı halim
Sabazemzeme-Neşe mendim sunma lutf et sakıya peymaneyi
Sabazemzeme-Yareledi yarim dili zarımı
Segah-Bülbül yetişir bağrımı hun etti figanın
Segah-Düştü dildar ile firkat areye
Segah-Feryadımı gördükçe benim ey güli rana
Segah-Her kimde var aşk iptilası
Segah-Olmaz ilaç sinei sad pareme
Segah-Sadri cümle mürselin sensin
Segah-Saki bu safa haneyi baki mi sanırsın
Segahmaye-Gördüğüm şeb bağrımı hun eyledin
Suzinak-Akıl ermez şu feleğin oynu çok
Suzinak-Alınca gönlümü mihri cemali
Suzinak-Başladın ağyar ile ünsiyyete
Suzinak-Beni bizar ederken serzenişler
Suzinak-Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı
Suzinak-Bir dil ki esir gam olur
Suzinak-Çekme elemi derdini bu dehri fenanın
Suzinak-Cevretme bana böyle
Suzinak-Damı hüsnü yarimin özge şikarıdır gönül
Suzinak-Edemem kimseye halim şikayet
Suzinak-Eski halini hiç göremem
Suzinak-Gözümden gitmiyor bir dem hayali
Suzinak-Hüsnü alemini tuttu senin şöhreti şanın
Suzinak-Meclis bezendi sun bade saki
Suzinak-Pabusuna ermek üzre ey yar
Suzinak-Suzinak etme beni ey mehveşim
Suzinak-Uslanmadı hala emeli bitmedi gönlüm
Suzinak-Yandım o güzel gözlere
Suzinak-Yine murgi seher avazelendi
Şehnaz-Rubude oldu sim tene gönlüm
Tahir-Kat idup gerdeni gerdandan emel zincirin
Uşşak-Akibet-bezdirdi benden
Uşşak-Baht uyansa habe varsa didei bidarımız
Uşşak-Baştan başa isterse cihan güllerle donansın
Uşşak-Bir melek sima peri gördüm der i meyhanede
Uşşak-Derdinle senin ey güli nevreste nihalim
Uşşak-Ey şuhi cefa pişe bırak vazı cefayı
Uşşak-Gönlümün baisi giryanlığı
Uşşak İlahi-Allah adın dillerde
Uşşak-Meyhane mi bu bezmi tarab hanei cem mi
Uşşak-Meyhaneyi seyrettim
Uşşak-Olmaz dilim elemden
Uşşak-Pare pare oldu sinem
Uşşak-Saki içelim cam ı musaffayı keremden
Uşşak-Saki yetişir uyan aman gel
Uşşak-Usandım ağlayıp ah eylemekten
Uşşak-Yandım bilerek çaresi yok


Kaynak:Biyografiler.com