Ümit Kocasakal İstanbul Barosu Başkanı seçildi.
2014-10-20
20 Ekim 2014
Dünyanın en büyük baroları arasında olan İstanbul Barosu'nda hafta sonu seçim heyecanı vardı. 32 bin 200 avukat yeni başkanı seçmek için İstanbul Barosu'nun olağan genel kurulu Haliç Kongre Merkezi'nde oy kullandı. Seçimde, İlke Çağdaş Avukatlar Grubu'nun adayı Ümit Kocasakal, Hukukun Üstünlüğü Platformu'nun adayı Abdullah Arar, Özgürlükçü ve Demokrat Avukatlar Grubu'nun eş başkan adayları Ercan Kanar ve Yıldız İmrek, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu'nun adayı Ali Rıza Kaplan ve Çağdaş Avukatlar Grubu'nun adayı Ayhan Erdoğan başkanlık için yarıştı.
Mevcut başkan Ümit Kocasakal, oyların yüzde 65.8'ini alarak yeniden başkanlığa seçildi. Üçüncü kez Baro Başkanı olan Kocasakal, en yakın rakibine 11 bin 580 oy fark attı.
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal seçildikten sonra, alınan sonucun Baro tarihinde görülmemiş bir sonuç olduğunu belirtirken; “Genel Kurul yönetimimizin bu iki yıllık süre içerisindeki mücadelesini, yaptıklarını güçlü bir şekilde onaylamıştır. Birileri İstanbul Barosu’nu elde etmek istemiş olabilir ama İstanbul Barosu hakikaten kimsenin yutamayacağı kadar büyük bir lokma olduğunu göstermiştir”diye konuştu.
Geçtiğimiz hafta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17 Aralık soruşturmalarına yönelik aldığı takipsizlik kararını da eleştiren Kocasakal; Bu karar kamu vicdanını zedelemiştir. Aynı zamanda hukuksuzdur! Çünkü savcılık maalesef yasal yetkilerini aşmak suretiyle sadece yargının, sadece hakimin yapabileceği yargısal bir değerlendirme yapmıştır. Ancak kimse merak etmesin bu verilen takipsizlik kararı tam anlamıyla kesin bir yargısal karar niteliği taşımıyor. Dolayısıyla kimse buna kapandı gözüyle bakmasın. Biz İstanbul Barosu olarak bununda sonuna kadar takipçisi olacağız” diye konuştu.
“Bir kere her şeyden evvel seçimlerin bir demokrasi şöleni olduğunu düşünüyorum.. Zaman zaman bazı gerginlikler oldu ama 30 bin üyeli bir baroda bunlar olur. Genel manada son derece olgun seviyeli, demokratik bir yarış gerçekleşti. Bir kere o anlamda seçime katılan bütün başkan adaylarına, bize oy versin vermesin bütün değerli meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.
‘İSTANBUL BAROSU KİMSENİN YUTAMAYACAÐI KADAR BÜYÜK BİR LOKMADIR.’
Sonuca gelince hakikaten bu baro tarihinde görülmemiş bir sonuçtur. Gerçekten beş adaylı bir seçimde %66 oy çok ciddi bir oy ve çok ciddi bir mesajdır. Birinci mesaj; Baro Genel Kurulu yönetimimizin bu iki yıllık süre içerisindeki mücadelesini, yaptıklarını güçlü bir şekilde onaylamıştır. İkinci mesajda çok değerli ve anlamlıdır. Birileri İstanbul Barosu’nu elde etmek istemiş olabilir ama İstanbul Barosu hakikaten kimsenin yutamayacağı kadar büyük bir lokmadır. Sonuçlar bunu bir kere daha göstermiş oluyor.
BİR RADYO KASITLI OLARAK SEÇİMİN ERKENDEN BİTTİÐİNİ ANONS ETMİŞ
Bu arada seçimlerde ismini şu anda vermeyeyim ama bir radyonun kasıtlı olarak seçimin 3’de bittiği yönündeki anonsları ile bir sürü insanın geri dönmesine rağmen bu şekilde sonuçlandı. Biz bunu hukuken takip edeceğiz.
BU SONUÇTAN BAZI KURUMLAR DERS ALMALI!
Yine İstanbul Barosu Cumhuriyet’in ve onun kuruluş felsefesinin, Atatürk ilke ve devrimlerinin, üniter devletin, devletin milletiyle bölünmez bütünlüğünün, demokratik, sosyal, laik ve hukuk devletinin en büyük güvencesi ve kalesi olduğunu bir kere daha kanıtlamıştır.
Ayrıca bana göre bu sonuçtan Türkiye’de bazı kurumların ders alması gerektiğini göstermiştir. Demek ki yalpalamadan, kimliğini ve ilkelerini muhafaza ederek, dik durarak, oy uğruna sağa sola olmadığı gibi görünmeyerek yani dik durarak dediğim gibi bu şekilde bir başarı elde edildiğini göstermiştir.
‘MESLEK SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN ÖNCE TÜRKİYE’DEKİ HUKUK SİSTEMİ SORUNUNU ÇÖZMEK LAZIM’
Bu sonuçlarla verilen destek ayrıca bundan sonraki süreçte bizim vereceğimiz hukuk mücadelesinde elimizi çok güçlendirmiştir. Bu mesajı sadece bizim değil herkesin almasında yarar var. Bizi hep politika yapmakla suçluyorlar ancak genel kurulda da söylediğim gibi, meslek sorunlarını çözmek önemli ama gerçekçi olalım bizim elimizde yasama gücü yoktur. Meslek sorunlarını çözmek için önce Türkiye’deki hukuk sorununu çözmek lazımdır. Hukuka saygısı olmayan, yargı bağımsızlığını içselleştirmeyen bir iktidarın gölgesinde bu sorunları çözmek çok mümkün değildir. O halde bütün sorunların çözümü için ülkede hukuk devleti ilkelerinin yerleşmesini sağlamaya gayret edeceğiz. Şunu herkes iyi bilsin ki Baro olarak hiçbir etnik, mezhep başkaca ayrım gözetmeksizin, hiçbir kimliğe bakmaksızın her türlü hukuksuzlukla mücadele etmeye devam sonuna kadar devam edecektir.
Biz aynı zamanda zafer sarhoşluğu içerisinde değiliz. Biz şuana kadar kimseyi dışlamadık, biz bize oy vermeyen meslektaşlarımızın da yönetimiyiz. Hepsi bizim ailemizin bir parçasıdır. Dolayısıyla biz kimseyi dışlamadan ama ilkelerimizden de asla taviz vermeden, aynı kararlılıkla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
“SAVCILIÐIN 17 ARALIK SORUŞTURMALARINA YÖNELİK TAKİPSİZLİK KARARI KAMU VİCDANINI ZEDELEDİ”
Bir kere biz herkesin masumiyet karinesine saygılıyız. Bu bakan da olsa, başkası da olsa masumiyet karinesi herkesin yararlanması gereken evrensel bir hak. Ancak bununla birlikte bir soruşturmada suçun işlendiği konusunda ciddi bir takım bulgular, deliller varsa bu durumda mutlaka bunun yargıya taşınması gerekir. Bu bakımdan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17 Aralık soruşturmalarına yönelik takipsizlik kararı kamu vicdanını zedelemiştir. Çünkü savcılık maalesef yasal yetkilerini aşmak suretiyle sadece yargının yapabileceği, sadece hakimin yapabileceği yargısal bir değerlendirme yapmıştır. Yani dinlemelerin usulsüz olduğu, başka bir şekilde delil elde etme olanağı bulunması halini gözetilmediği vs. gibi tartışmaları savcılık yapamaz. Bu tartışmayı ancak mahkeme yapabilir. Bu şekilde daha önce verilmiş bir hakim kararını tartışmış oluyor. Bunu yapma hakkı ve şansı yok savcılığın.
“BU KARAR HUKUKSUZDUR!”
Bu nedenlerle karar bana göre hukuka aykırıdır. Hukuksuz bir karardır.. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çok kötü bir sınav vermiştir. Ancak kimse merak etmesin bu verilen takipsizlik kararı belki birçok kişi bilmiyor bunu ama tam anlamıyla kesin, nihai bir yargısal karar niteliği taşımıyor. Çünkü CMK’ya göre daha önce takipsizlik kararı verilen bir konuda yeni bir gelişme, yeni bir delil yeni bir bulgu ortaya çıkarsa o soruşturma tekrar ele alınır ve gerekli soruşturma yapılarak kamu davası açılabilir. Dolayısıyla kimse buna nihai olarak kapandı gözüyle bakmasın. Biz İstanbul Barosu olarak bununda sonuna kadar kesinlikle takipçisi olacağız!