Rize
Rize
Rize,Türkiye'nin kuzeydoğusunda yeralır ve Karadeniz'e sahili vardır. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yeralan Rize'nin batısında Trabzon doğusunda Artvin, Güneybatısında Bayburt, güneyinde Erzurum illeri bulunur. Türkiye'nin en çok yağış alan ilidir. En önemli ürünü çay olan Rize'de kivi meyvesi yetiştiriciliği de başlamış durumdadır. Fakat kivi üretimi fazla olmadığı için ancak şehrin kendi ihtiyacını karşılar.Rize ilinin ilçeleri; Ardeşen, Çamlıheşin, Çayeli, Derepazarı, Fındıklı, Güneysu, Hemşin, İkizdere, İyidere, Kalkandere ve Pazar’dır.
Rize, Karadeniz bölgesinin en karakteristik özelliklerini gösterir. Anadolu’nun diğer bölgelerinden coğrafi yapısıyla olduğu gibi kültürel yapısı ile de ayrılır. Dik yamaçlı vadileri, doruklara ulaşılabilir dağları, buzul gölleri, zümrüt yeşili yaylaları, tarihi kemer köprüleri ve kaleleri, coşkun akan dereleri ile çok özel bir turizm beldesidir. Rize'de yaz mevsimi ılık geçer. Sonbahar ve kış mevsimleri ise yağışlı geçer.Osmanlı döneminde liman, nahiye ve kaza merkezi olarak önemini korumuştur. 1640 yılında buraya gelen Evliya Çelebi Rize’den şöyle söz etmiştir: “Trabzon’a bağlı deniz kıyısında bahçeli güzel bir yerdir”.Osmanlı döneminde Batum Kalesi muhafızı Tuzcuoğlu Memiş Ağa (1814-1817) ve Trabzon ağalarının isyanı (1835) gibi isyanlar olmuş ve bastırılmıştır. Rize 19. yüzyılda önemli bir kaza merkezidir.Berlin Anlatmaşı ile (1878) Lazistan sancağının merkezi olan Batum Rusya’ya bırakılınca Rize Trabzon Vilayetine bağlı sancağın merkezi olmuştur.
Doğuda Çayeli ve Güneysu ile, güneyde İkizdere, batıda Derepazarı ve Kalkandere, kuzeyde Karadeniz ile çevrilidir. Şehrin nüfusu 2009 yılına göre 96.503'tir. 1927'de 14.000 olan nüfusu 1990'da 52.743'e, 2000'de 78.144'e, 2007'de 94.800'e çıkmıştır. 2023 verilerine göre, Rize'nin nüfusu bir önceki yıla göre 6 bin 490 kişi artarak, 350 bin 506 oldu. Rize nüfusunun 175 bin 231'ini erkek, 175 bin 275'ini ise kadınlar oluşturdu.
Antik Çağ yazılı kaynaklarında Rhizus (Ριζοῦς) olarak anılan Rize adının Yunanca "ριζα" (riza) isminden geldiği sanılmakta olup anlamı "Dağ Eteği"dir. Bazı yazarlar kent adını yine Yunanca "pirinç" anlamına gelen rizi (ρύζι) ile "kök, temel, esas" anlamına gelen Riza (ῥίζα) kelimesiyle ilişkilendirmiş, hatta Lazca İrizeni "Düzlükler" kelimesi de önerilmiştir. Şehrin Gürcüce adı: "რიზე", Lazca adı ise "Rizini"dir.
Rize İlçeleri:
Rize (il merkezi)
Ardeşen
Çamlıhemşin
Çayeli
Derepazarı
Fındıklı
Güneysu
Hemşin
İkizdere
İyidere
Kalkandere
Pazar
RİZE BELEDİYESİ VE TARİHİ GELİŞİMİ
İLİN ADI'NIN KAYNAĞI
Rize ilinin adı; Yunanca pirinç anlamına gelen Rhisos, Rumca’da “RIZA” olarak dağ eteği anlamında kullanılmıştır. Osmanlıca’da ise “RİZE” ufak kırıntı, döküntü anlamındadır.
İLK TARİHİ İZLER
Saka göçleri sırasında, Aşağı Çoruh ve Rize – Batum arasına “Kalaç” adlı bir türk boyu olarak yerleşmiştir.
OSMANLI'DAN CUMHURİYET'E BELEDİYE TEŞKİLATI
Belediye; bir ilin, ilçenin veyahut beldenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan, sınırları belli bir alanı kapsayan ve yerel yönetimler arasında belki de en büyük öneme sahip idari birimlerden biridir. Ancak, merkezi yönetimin esas olduğu Osmanlı Devletinin yönetim geleneğinde yerel yönetimlerin tarihi çok eskilere gitmez. 1849 tarihli düzenlemelerle, Sancaklar kaymakamın idaresinde olmakla birlikte bu dönemde kazaların müdürler aracılığıyla idare edildiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte söz konusu dönemde kazaların en önde gelen amirleri kadılardı.
19. asrın başlarında şehirlerin adli ve idari işleri kadılar tarafından yürütülüyordu. Kadı bulunan yerleşime kaza denir ve kadıların yetkisi kaza yakınlarındaki nahiye ve köyleri de kapsardı. Medrese, imaret, sebil gibi kamu hizmeti veren birimlerin yapımı konusunda vakıflar; esnaf ve zanaatkârların düzen içinde işlerini yürütebilmeleri konusunda da loncalar kadılara yardımcı olurlardı. Bununla birlikte kadıların görevleri asla bugünkü anlamda belediye işleriyle bir tutulamaz. Dolayısıyla yerel yönetim birimi olan belediyelerin tarihi Tanzimat’tan sonra başlar.
Tanzimat’tan sonra yapılan mali reformlar şehirlerin idarelerinde birtakım değişikliklere gidilmesini gerektirdi: İltizam sisteminin kaldırılmasından sonra vergilerin toplanması için sancaklarda memuriyetler kuruldu. Esas görevi vergi toplamak olan memurlara yardımcı olmak üzere şehrin ileri gelenlerinin seçimle dahil olduğu meclisler kuruldu. Görev ve sorumluluklarına dair bir yasa olmaksızın toplanmış olan bu meclisler 1864’ten sonra bulundukları idari birim dahilinde arazi anlaşmazlıkları başta olmak üzere bölgenin okul, hastane gibi ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçların temini için gerekli olan harcamaları tartışır duruma gelmişlerdir. Belediye meclisi gibi çalışmakta olan bu birimlerle ilgili yasal düzenlemeler 1864 tarihli Vilayet Nizâmnâmesi ve 1871 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayât Nizâmnâmesi ile bir ölçüde yerine getirildi. İdari memurlar ve şehrin dini liderleri bu meclislere atama yoluyla dahil oluyor, yarısı Müslüman yarısı gayrimüslim olmak üzere halkı temsil edecek üyeler ise seçimle belirleniyordu.
1864 tarihli Vilayet Nizâmnâmesi ile sancakların temel birim olduğu vilayet teşkilâtları kuruldu. Vilayet Nizâmnâmesi modern anlamda belediye teşkilatının kurulmaya başlandığı tarih olarak kabul edilir. 1864 tarihli Vilayet-i Umumiye Nizamnamesi’nde Lazistan Sancağı Trabzon Vilayetine bağlı idi. 1869 tarihli Trabzon Vilayeti Salnamesinde Rize’de belediye teşkilatının kurulmuş olduğu görülmektedir. O tarihte İsmail Efendi belediye reisi unvanıyla görev yapmaktadır.
Belediye örgütlenmesinin bu ilk deneyimi özerk bir yerel yönetim anlayışında değildi. Merkezi yönetimin talimatlarıyla kurulan belediye meclislerinin büyük çoğunluğu şehirler için gerekli olan hizmetlerin tespiti ve bu yöndeki çalışmalarda merkezi idareye danışmanlık yapmaktan öteye gidemiyordu.
1867 tarihli düzenlemeler yerel idareleri batılı normlara uyarlamaya çalışmıştır. Günümüzde yürürlükte olan yerel yönetimin esaslarının temeli bu düzenlemeyle atılmıştır. Bunun en belirgin göstergesi adli ve idari yetkilerin birbirinden ayrılmasıdır. Taşrada köy, nahiye ve belediye örgütlenmeleri de bu dönemde kurulmaya başlamıştır.
Belediye teşkilatının ihtiyaç duyduğu hukuki temel 1. Meşrutiyet’ten sonra ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı tarafından 1877’de çıkarılan Dersaadet ve Vilayet Belediye Kanunu ile sağlanmıştır. Bu kanunla belediyelerin görev ve sorumlulukları tespit edilmiştir. Bu yasaya göre belediyenin idari teşkilatı belediye reisi ve daire meclisinden ibarettir. Sözü edilen bu meclis üyeleri kendi aralarından bir kişiyi başkan olarak seçiyor ve bu kişi daha sonra hükûmet tarafından ataması yapılarak belediye reisi oluyordu.
Osmanlı döneminde belediyelerle ilgili son yasal düzenleme 1912 yılında “Dersaadet Teşkilat-ı Belediyesi Hakkında Kanunu Muvakkat” adlı kanunla yapılmış ve Cumhuriyet’in ilanından sonraki ilk yıllarda da bu kanun uygulanmaya devam edilmiştir.
CUMHURİYET'TEN ÖNCE RİZE BELEDİYESİ
Rize Belediyesinin kuruluş tarihi ile ilgili elimizde kesin bir bilgi yoktur. İlk olarak 1869 tarihli Trabzon Vilayeti Salnamesinde Rize’de bir belediye meclisi ve belediye reisi olduğu görülmekte ve dolayısıyla biz de Rize Belediyesinin kuruluş tarihi olarak 1869 yılını kabul etmekteyiz. Osmanlı döneminde 1869 yılından sonra Rize Belediyesi’nde görev yapan başkanların isimleri şu şekildedir:
1- İsmail Efendi (1869-1870)
2- Türüdizade Reşit Ağa (1871-1872)
3- Mehmet Sadık Efendi (1873)
4- Hacı Hüseyin Sabri Efendi (1874-1878)
5- Mehmet Efendi (1879-1880)
6- Tuzcuzade Mahmut Ağa (1881)
7- Hacı Hüseyin Efendi (1888)
8- Hacı Hüseyin Sabri Efendi (1892-1894)
9- Abdülhamit Efendi (1896)
10-Hacı Rauf Efendi (1900-1903)
11- Hacı Şaban Efendi (1904-1905)
12- İsmailzade Tevfik Efendi (…-1917)
1905 tarihinden sonraki dönemde görev yapan kişilerle ilgili yeterli bilgi elimizde mevcut değil. Trabzon Vilayeti Salnameleri sayesinde ilk kurulduğu dönemlerden itibaren görevlilerinin takibini yapabildiğimiz Rize Belediyesinin 1905 yılından Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923 tarihleri arasındaki durumu ve görevlilerine dair elimizde pek az bilgi vardır.
1911-1913 yılları arasında Dr. Mehmed Reşid, Lazistan mutasarrıfı olarak şehrimizde görev yapmıştır.1 1911 yılında Lazistan mutasarrıfı olan Dr. Mehmed Reşid, 25 Temmuz 1911’de Rize mutasarrıflığına atandı. Rize kazası bu dönemde Lazistan sancağının merkeziydi. Dr. Mehmed Reşid 10 Eylül 1912’de görevden alındı. 7 Kasım 1912’de yeniden görevine iade edildi. 8 Temmuz 1913’e kadar görevde kaldı. Şair Süleyman Nazif de bu dönemde Trabzon valisidir. Dr. Mehmed Reşid’in Trabzon vilayetiyle yaptığı yazışmalardan görevde olduğu dönemin en öncelikli sorununun asayiş olduğunu öğreniyoruz. Rize’yle ilgili kaynaklarda bu dönemde, il genelinde adları her yerde zulümle anılmakta olan eşkıyalardan söz edilmektedir.
Harşit Çayının doğusuna kadar olan bölge ve Rize 1915-1917 yılları arasında Rus işgali altındadır. Rusların Rize’yi istilası sırasında İsmailzade Tevfik Efendi’nin Rize’de Belediye Reisi olduğunu ve görevde olduğu dönemde vefat ettiğini Tevfik Efendi’nin mezar taşı kitabesinden öğreniyoruz. Vefat tarihi 3 Kânun-i sani 1332 / 16 Ocak 1917’dir. Mezarı Rize Akpınar Köyünde Merkez cami haziresindedir.
İsmailzade Tevfik Efendi’nin mezar taşı kitabesinin transkripti:Huve Gafur’ur-Rahim Milletin için çalış faide beklemeBu meslekte hazz-i manevi duyarsınMükâfatını aldın demekdir. İsmailzade Tevfik Efendi. Cihan muharebesinde Rusların Rize’yi istilasında Belediye reisi iken Terki hayat eyledi. Rahmetullah Sene: 3 Kânun-i sani 1332
CUMHURİYET'İN İLANINDAN SONRA RİZE BELEDİYESİ
Cumhuriyet’in ilanından sonra çok partiyle seçime gidilen 1946 yılına kadar ki dönemde yerel yönetimler, merkezi yönetimin uyguladığı politikaların yürütülmesine yardımcı birimler olarak çalışmışlardır.
29 Kasım 1923’te Lazistan isminin yerine Rize ismi geçerli kabul edildi. Rize, 20 Nisan 1924’de vilayet merkezi oldu. 1924 Anayasası hükümleri gereğince Rize il oldu. Bu tarihte Atina ve Hopa kazaları Rize’ye bağlıydı. Mapavri, Kura-i Seba ve Karadere nahiyeleri vilayet merkezine; Hemşin ve Ardeşen nahiyeleri Atina kazasına; Viçe, Arhavi ve Kemalpaşa nahiyeleri Hopa kazasına bağlıydı.
1928’de Atina kazasının ismi “Pazar” olarak değiştirildi. Yine 1928 yılında Kalkandere-İkizdere nahiyelerini Erzurum’a bağlayacak olan yol çalışmalarına ağırlık verildi. 1930’da Rize-İspir yolunun yapımına başlandı. Bu çalışmalara halk gerek gönüllü gerekse ücretli olarak katkı yapmıştır. 1932’de 44 km’lik yol tamamlandığında 3,058 ücretli işçinin yanı sıra 4,200 gönüllü işçi bu çalışmalara katılmıştır. 2 1950 yılına gelindiğinde yolun sadece 49 km’lik kısmı tamamlanabilmiştir.
Orta cami 1929’da onarılmış, 1941’de yeniden inşa edilmiştir.
1931, vilayet dahilinde köy kanununun tatbiki seferberliği kapsamında okuma yazma kursları düzenlenmeye başlandı.
1932 yılında Rize Halkevi açıldı. Halkevinin Rize’de kültür, sanat ve spor faaliyetlerine önemli katkıları olmuştur.
1933’de Rize ile Artvin, Çoruh vilayeti adı altında birleştirildi.
1936 yılında iki il tekrar taksim edildi ve Hopa kazası Arhavi’yle birlikte Artvin’e bağlandı.
1934 yılında Taşlıdere’ye 170 metrelik, Şairler deresine 40 metrelik ve Büyükdere’ye de 45 metrelik ahşap köprüler yapıldı.
1936’da Atatürk caddesinin merkezden askerlik şubesi önüne kadar ki kısmına parke döşenmek üzere çalışmalara başlanmış, bu çalışma 1936’da tamamlanmıştır.
1936 yılında Mucip Kemalyeri döneminde iskelenin ıslahı için çalışmalara başlandı. Aynı dönemde şehir içinde bakımsızlıktan dolayı kötü görünen ve yangın tehdidi oluşturan ahşap binaların ıslahı için çalışmalar yapıldı. Yine bu kapsamda eski ve harap durumda bulunan kayık barakalarının yıkılmasına ve yerine yenilerinin yapılıp beyaza boyanmasına karar verildi.
10 Mayıs 1936 tarihinde, Belediye’nin Şar dairesi bünyesinde Siyah-Beyaz renklerle Şarspor Kulübü kuruldu.
1938 yılında elektrik tesisatı çalışmalarına başlandı.
1938 yılında, şehir esnafının önlük kullanması gerektiği kararı alındı. Bu uygulama çerçevesinde fırıncılara, kasaplara ve aşçılara ve çıraklarına beyaz başlık takma zorunluluğu getirildi.
1939’da Rize-Çoruh (Artvin) arasında telefon görüşmesi gerçekleşti.
Elektrik tesisatı 1940’ta hayata geçti. Bu tarihte Rize’deki toplam şebeke uzunluğu 5 km, abone sayısı ise 360’tır. Cereyan sadece geceleri veriliyordu.
1939 yılında Rize Belediyesi sınırlarının haritasının hazırlanması kararı alındı.
Şeyh Camisi yanındaki eski hamam, Yeniköy mahallesindeki yeni hamam, yeni hamam yakınındaki derenin kurutulması ile kapatılmıştı. Eski hamam ise 1942’de restore edilmiştir.
1944’te Çayeli kazası kuruldu. Eski adı Mapavri olan Çayeli ilk olarak Çaybaşı adıyla ilçe yapıldı ancak daha sonra ismi Çayeli olarak değiştirildi.
1945’de Güneyce ilçe statüsüne getirildi. Güneyce ilçe teşkilatı 1952’de ilçe merkezinin İkizdere’ye taşınmasından dolayı lağvedildi.
1946 yılında Kat’i İmar Planı hazırlandı. Bu plan, yüksek mühendis ve mimar unvanlı Nezihe ve Pertev Taner tarafından hazırlandı. 3 Bu planda binaların kat sayısı, dış cephe görünümü ve hatta kullanılacak boya rengine kadar detaylı bilgilere yer verilmiştir.
1947’de Fındıklı, 1953’te Ardeşen, 1957’de Çamlıhemşin ve Kalkandere ilçe oldu.
1959 yılının Ocak ayında Rize Belediye Başkanlığı, Rize Valiliğinin uhdesine verilmiştir. Bu tarihten sonra Rize’de vali olarak görev yapan Ertuğrul Ünlüer ve Adil Aktan aynı zamanda belediye başkanlığı görevini de üstlenmişlerdir.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE GÖREV YAPAN RİZE BELEDİYESİ BELEDİYE BAŞKANLARININ İSİMLERİ
1. Hakkı Mataracı (1923-1934)
2. Mucip Kemalyeri (1934-1938 / 1950-1952)
3. Şefik Aydın (1938-39)
4. Hasan Fehmi Biber (1939-1950)
5. Ahmet Vardal (1952-1953)
6. Ali Saip Güvelioğlu (1953)
7. Ethem Şevki Kepenek (1953-1954)
8. İbrahim Şerifoğlu (1954-1955)
9. Mustafa Ardal (1955-1956)
10. Ali Karagöz (1956-1957)
11. Ziya Çalışır (1957-1959)
12. Ertuğrul Ünlüer (1959-1960)
13. Adil Aktan (1960-1963)
14. Ekrem Orhon (1963-1972 / 1980-1983)
15. Ahmet Karali (1972-1973)
16. İsmail Ömeroğlu (1973-1977)
17. Ömer Bayar (1977-1980)
18. İsmet Kara (1983-1984)
19. Bülent Koç (1984-1989)
20. Memiş Ali Usta (1989-1994)
21. Şevki Yılmaz (1994-1995)
22. Hasan Uzun (1995-1996)
23. Hızır Hop (1996-2004)
24. Halil Bakırcı (2004-2014)
25. Reşat Kasap (2014-2019)
26. Rahmi Metin (2019- ----)