nihilizm
nihilizm
Nihilizm, hiççilik ya da yokçuluk; Latince'de 'hiç' anlamına gelen nihil sözcüğünden türetilen Nihilizm, günümüzde birçok spesifik alt dala ayrılmakla beraber, en popüler tanımıyla; her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi görüştür.
Nihilistler Tanrı'nın varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkânını, ahlakı ve tarihin mutlu sonunu reddederler.
Aynı zamanda kök sözcük olan "nihil", İngilizce bir sözcük olan "annihilate"de de bulunur, ki bu sözcük yok etmek, ortadan kaldırmak, imha etmek anlamlarına gelmektedir. Nihilizm sözcüğü Rus yazar İvan Turgenyev'in Babalar ve Oğullar kitabında Bazarov adlı karakteri tanımlaması için kullanmasından sonra popülerleşmiştir.
19. yüzyıl ortalarında Rusya'da, özellikle genç entelektüel kesim arasında taraftar bularak yükselen ve bu nedenle kendine büyük felsefi akımlar arasında yer edinen bir felsefi yaklaşımdır.
Nihilizm; bilgi felsefesi, ahlak ve siyaset alanında kabul görmüştür. Ve yine nihilizm, her şeyi, her gerçeği ve değerleri reddetme şeklinde ortaya çıkmıştır.
Nihilizm; her türlü bilgi imkânını reddeder ve hiçbir doğru, genel geçer (Toplum tarafından kabul edilen, hemen herkesçe benimsenen) bilginin olamayacağını savunur. Varlığı her şekliyle şüphe ile karşılar ve hatta yok sayar.
Nihilizm temelde estetizmin bütün biçimlerini reddeder. Toplumsal bilimleri ve klasik felsefe sistemlerini bütünüyle reddeder. Yalın olgucu (pozitivist) ve maddeci bir tutumla yerleşik toplumsal düzene baş kaldırmayı temsil eder, devlet, din ya da aile otoritesine karşı çıkar. Yalnızca bilimsel doğruları temel aldığı düşünülse de, bilimin toplumsal sorunlarının üstesinden gelemeyeceğini kabul eder.
Tüm bunlara rağmen, Jean Grenier'e göre Friedrich Nietzsche asla bir nihilist olmamıştır. "Güç İstenci" adlı kitabında belirttiği üzere Friedrich Nietzsche, Nihilizm'i sonuna kadar yaşamış ve onu aşmıştır. Nihilizm'in aşılması gereken bir şey olduğunu savunur. Peki, Nihilizm nasıl aşılır? Bu soruya verdiği cevap şöyledir: "Bizler doğadaki tüm ahlakı reddetmiyoruz, ahlakın evrensel olduğunu iddiasını reddediyoruz ve bir ahlak kuralını reddederken veya kabul ederken onun hayatı geliştirici mi yoksa engelleyici mi olduğuna bakıyoruz."
Friedrich Nietzsche köle ve üstinsan ahlakı olarak iki ahlaktan bahseder. Ona göre toplumdaki tüm bireylerin var oluş nedeni "üst-insan"a ulaşmak ve onun amaçlarına hizmet etmektir. O zaman Nihilizm "kölelerin ahlakı" olarak belirir; köleler, gerçek yaşamdaki güçsüzlüklerini unutmak için, bir ideale veya bir kurmaca Tanrı'ya gerek duyarlar. Hiçlik istemi olan nihilizm, idealist bir yadsıma mantığından kaynaklanır; yaşamı, sanat aracılığıyla, "özgür düşünce" olarak doğrulayacağına, bilinç adına yadsır.
Martin Heidegger ise Nihilizm'i Batı Düşüncesi'ni oluşturan öğelerden biri olarak görür. Bu görüş, değeri ve "var olan"ı tanımlamak için gerçekte, varlık sorusunu sormayı kendine yasaklar. Gorgias ise nihilizmin agnostik yönüne vurgu yaparak "Hiçbir şey var değildir, var olsa da bilinmez, bilinse de başkalarına aktarılamaz" demiştir. Nihilizmin öncülerinden biri olan Emil Cioran ise bu fikirlerden farklı bir şekilde görüşler ortaya koymuştur.
Nihilizim evrensel ahlakı reddetmekle beraber özgür iradeyi savunur.
Nihilizmin şu biçimleri vardır:
1- (Kuramsal alanda) Her türlü bilgi olanağını yadsıyan, sorunsal olmayan ve kendisinden kuşkulanılmayan hiçbir şeyin olmadığını öne süren görüş (= eleştirici ve kuşkucu hiççilik).
2- (Ahlâki alanda) Ahlak kurallarını ve değerlerini tanımayan görüş.
3- (Siyasal alanda)
a. Yeni bir toplum düzeni kurmak isteğiyle eski, yerleşik düzeni bütünüyle yadsıyan görüş.
b. Her türlü siyasal düzeni yadsıyan, toplumun birey üzerinde hiçbir baskısını kabul etmeyen görüş; bu biçimi salt (mutlak) bireycilikle (ferdiyetçilik, individüalizm) birleşir.
Hakikatin/özün reddiyesi olarak nihilizm, her türlü otoritenin, soyutlamanın, yargı ifadelerinin, gerçeklik söylemlerinin ve tüm ayrımların şiddetle yadsınması gerektiğini savunan akımdır. Türkçe hiççilik olarak karşılanabilecek olan nihilizm, varlık anlamında hiçbir şeye işaret etmeyip var olmama durumunu niteleyen Latince "nihil" (hiç) kavramından gelmektedir.
Nihilizm düşünce tarihinde Yunanlı filozof Gorgias’ın (ö. MÖ 375); hiçbir şey yoktur, bir şey varsa bile bilinemez, bilinse bile başkalarına aktarılamaz şeklindeki çıkarımına kadar geri götürülebilir. 19. yüzyılda Rusya’da genellikle genç entelektüeller arasında taraftar bulmasına rağmen özellikle etik ve metafizik bağlamda nihilizm akımının en önemli teorisyeni Friedrich Nietzsche'dir. Düşünüre göre dünyaya ilişkin ahlaki yorum, aklın kategorilerine duyulan inanç ortadan kaybolmuşve Tanrı ölmüştür. Doğal olarak her türlü hakikat tekelciliğinin ve ahlakın temeli de ortadan kalmıştır.
Metafizikte nihilizm, bir yönüyle Tanrı tanımazlık ile özdeşleşmektedir, bir diğer yönüyle Tanrı inancının çöküşü ile ortaya çıkan anlamsızlık ve insan yaşamının bir değeri olmadığı duygusunu ifade etmektedir. Nihilizm açısından varlık; amaç, birlik, gaye, gerçeklik gibi kavramlar tarafından yorumlanabilir değildir. Bunun farkındalığı oluştuğu zaman değersizlik hissi bıçak gibi saplanır. Çünkü bunların hepsi kabullerdir veya bizim tarafımızdan eklenen şeylerdir, anlam fazlalıklarıdır ve bunlar çekilince de dünyanın anlam içermediği görünecektir. Bu durumda yapılması gereken yabancı bir dünyaya düşme tehlikesine rağmen ısrarla yürümektir. Tedavi etmek veya edilmek yozlaşmaktır. Şikâyet ettiğimiz bir şeyler varsa onun ortadan kalkmasına katkı sunmak gereklilik, onu koruma ve yaşatma arzusu hastalıktır.
Bilgide gerçek ve nesnel bir doğru olamayacağını, bilenebilir olan hiçbir şeyin mevcut bulunmadığını, doğru bilgi diye bir şeyin savunulamayacağını, doğru ve nesnel bilginin sadece bir yanılsamadan ibaret olduğunu savunan görüştür.
Ahlakta, herhangi bir norm veya değer ölçüsünün akli zeminde haklı kılınamayacağını ve felsefi olarak gerekçelendirilemeyeceğini savunan bir akım olarak nihilizm; değerlerin toplumsal koşullanmadan başka bir şey olmadığını iddia eden bir öğretidir. Evrensel ahlak yasalarının olamayacağı gibi doğru eylem olarak ifade edilebilecek herhangi bir ölçüt de söz konusu değildir.
Politikada otoritenin zorbalığı ve her türlü örgütsel yapının tahakküm olduğunu ifade eden, egemen birey ve doğal olan haricinde her türlü sınırlamanın olmaması gerektiğini söyleyen akım olarak karşımıza çıkar.