Gezi Parkı olayları
Gezi Parkı olayları
Gezi Parkı'nda Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında ağaçların başka yere taşınacağı gerekçesiyle bir grup tarafından 27 Mayıs 2013 tarihinde başlatılan eylem, ülke geneline yayılarak o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ve hükümeti hedef aldı.
Gazi parkı direnişi, başlangıçta parktaki ağaçların kesilip AVM yapılmasına karşı çevreci bir eylem olarak başlamıştır. Ancak, daha sonra hükümete muhalif bütün legal ve illegal grupların birlikte hükümeti istifaya zorlayan devrim hareketine dönüşmüştür. İstanbul’da başlayan isyan hareketi Türkiye’nin çoğu şehirlerine sıçramıştır. Masum gerekçelerle başlayan Gezi Parkı Direnişi, şiddet eylemleri ile terörize edilmiştir.
Gezi Parkı eylemleri şu şekillerde okunabilir: 1980 12 Eylül darbesinden sonra apolitik olarak damgalanan gençlik, Gezi Parkı eylemlerindeki rolleriyle Y kuşağı olarak kutsanmış ve methiyeler yazılmıştır.
Gezi Parkı olayları veya Gezi Parkı direnişi, 28 Mayıs 2013 tarihinde, ilk olarak İstanbul'daki Taksim Gezi Parkı için hazırlanan kentsel gelişim planına karşı çıkmak amacıyla düzenlenen, daha sonrasında ifade özgürlüğü, medya sansürü, otoriteryanizm gibi toplumsal sorunlara ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görece baskıcı yönetimine karşı toplumsal bir harekete dönüşen protesto hareketleridir.
Protestolar, 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nin, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan ve sadece umumi hizmette kullanılmak koşulu ile tapuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis edilmiş olan Taksim Gezi Parkı'na İstanbul 6. İdare Mahkemesi ve 2 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı olduğu hâlde Topçu Kışlası'nı Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde imar izni olmadan yeniden inşa etmesini engelleme eylemi olarak başladı ve parkta yapılan bir oturma eyleminin şiddet kullanılarak tahliye edilmesine duyulan öfkeyle ateşlendi. Ardından, Türkiye'nin dört bir yanında, basın, ifade ve toplanma özgürlüğü ile AK Parti hükûmetinin Türkiye'nin laikliğini zedelemesi gibi çok çeşitli kaygıları protesto eden destek gösterileri ve grevler düzenlendi.
İlk çevre protestosunu organize eden küçük bir topluluğun ötesinde merkezi bir liderliğin olmadığı protestolar, İşgal hareketi ve 1968 Mayıs olaylarıyla karşılaştırıldı. Sosyal medya, protestolarda kilit bir rol oynadı, çünkü Türk medyasının büyük bir kısmı özellikle ilk aşamalarda protestoları küçümsedi ve protestolara sansür uyguladı. Hükûmetin tahminiyle yaklaşık 3,6 milyon kişi, Türkiye genelinde ilk Gezi Parkı protestosuyla bağlantılı yaklaşık 5.000 gösteriye aktif olarak katıldı. Yirmi iki kişi öldü ve çoğu ağır olmak üzere 8.000'den fazla kişi yaralandı.
Taksim Gezi Parkı'ndaki oturma eylemi, polisin 1 Haziran 2013 tarihinde Taksim Meydanı'ndan çekilmesinin ardından yeniden başladı ve binlerce protestocunun çadırlarda yaşadığı, kütüphane, sağlık merkezi, gıda dağıtımı ve kendi medyalarını kurdukları bir protesto kampına dönüştü. Gezi Parkı kampının 15 Haziran 2013 tarihinde çevik kuvvet tarafından temizlenmesinin ardından protestocular Türkiye'nin dört bir yanındaki diğer parklarda toplanmaya başladı ve protestoları ilerletmenin yollarını tartışmak üzere halka açık forumlar düzenledi. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Haziran'da protestocuları "birkaç çapulcu" olarak nitelendirdi. Polis, protestoları göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile bastırdı. Olaylarda 11 kişi öldü, 8.000'den fazla kişi yaralandı ve 3.000'den fazla kişi tutuklandı. Polis şiddeti ve hükûmetin protestocularla diyalog kurmaması, bazı yabancı hükûmetler ve uluslararası kuruluşlar tarafından eleştirildi.
Protestocuların yelpazesinin geniş olduğu ve hem sağ hem de sol görüşlü bireyleri kapsadığı belirtildi. Protestocuların şikâyetleri; yerel çevre sorunlarından, Recep Tayyip Erdoğan'ın otoriterliği, alkol yasağı, toplum içinde öpüşme tartışması ve Suriye'deki savaş gibi konulara kadar uzanıyordu. Protestocular, kendilerini çapulcu olarak adlandırarak, Erdoğan'ın kendilerine yönelik hakaretini sahiplendiler. Twitter'daki pek çok kullanıcı da kullanıcı adlarını değiştirerek çapulcu adını kullandı. Çeşitli analistlere göre protestolar, Erdoğan'ın on yıllık döneminin en zorlu olayları ve on yıllardır ülke çapında yaşanan en önemli huzursuzluk gösterisiydi.