Demirel de 'innovasyon' dedi
2006-10-19
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de, son günlerde Türk iş dünyasının ve ekonomi yetkililerinin ağızlarından düşmeyen “innovasyon” kavramının Türkiye’nin kalkınmasında “kilit” öneme sahip olduğunu söyledi.
Süleyman Demirel, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Ekim ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, çağdaş dünyayla rekabet etmenin yolunun teknoloji üretmekten geçtiğini ifade ederek, Türkiye’nin 10 yıl içinde ya teknoloji üreten ilk 20 ülkeden biri olacağını, ya da bir “teknoloji kolonisi” haline geleceğini söyledi. Türkiye’nin rekabet endeksinde 125 ülke içinde 59’uncu, küresel endekste ise 62 ülke arasında 56’ncı sırada bulunduğunu hatırlatan Demirel, “Kalkınmanın ve bu sıralamalarda yukarılara çıkmanın yolu innovasyondan geçiyor” dedi.
“TÜRKİYE’NİN AR-GE YATIRIMLARI ÇOK DÜŞÜK”
“Katma değeri yüksek yaratıcı ürün veya hizmet” anlamına gelen “innovasyon”a dayalı ihracat yapan ülkelerin gelişmişlik sıralamasında yukarılara doğru yol aldığının altını çizen Demirel, “Türkiye’de AR-GE alanında önemli bir açık vardır. AB’de AR-GE araştırmalarının GSMH’ye oranı yüzde 2 iken, bu oran Türkiye’de yüzde 0.6 civarındadır” diye konuştu.
“PİYASA EKONOMİSİ, DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI”
Demirel, dünya üzerindeki 192 ülkeden 120’sinin kalkınma stratejilerini piyasa ekonomisi, demokrasi ve insan hakları temeline oturttuklarını ifade ederek, Türkiye’nin de bu 120 ülke içerisinde yerini aldığını kaydetti. Dünya ekonomisinin “insan kaynaklı” bir hale geldiğine dikkat çeken Demirel, “Küreselleşme dünyanın tek pazar haline gelmesidir ve bunu önlemenin yolu yoktur. Türkiye’nin de çağdaş dünya ile rekabet edebilmesi için bu kurallara uyması gerekmektedir” diye konuştu.
“YÜKSELEN EKONOMİLER DÜNYAYA DAMGASINI VURUYOR”
20 yıl önce dünya ekonomisi dendiği zaman G-7 ülkelerinin akla geldiğini hatırlatan Demirel, “Oysa şimdi Uzakdoğu ve Asya ülkeleri yükselen ekonomiler olarak gündemi meşgul ediyor. Bu yükselen ekonomilerin dünya ekonomisinden aldığı pay 20 yılda yüzde 20’den yüzde 43’e çıktı. Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya gibi ülkeler 2040 yılında dünyadaki toplam üretimin üçte ikisini yapacaklar” dedi.
Demirel, Türkiye’nin de 400 milyar dolarlık ekonomisi ile dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olduğunu kaydederek, “Türk ekonomisi Çin’in altıda biri, Rusya’nın ise neredeyse yarısına eşit. Bunu daha da geliştirmek, ileri teknoloji ihracatı yapmaktan ve insan odaklı bakış açısından geçiyor” diye konuştu.
“HEM TÜRK, HEM AVRUPALI, HEM DÜNYALI OLMALIYIZ”
Türkiye’nin piyasa ekonomisinin şartlarını tam olarak yerine getiremediğine işaret eden Demirel, “Ne Avrupalı, ne de dünyalı olmak bizi Türk olmaktan çıkarmaz. Biz her zaman Türk kalacağız. Ama aynı zamanda Avrupalı ve dünyalı olmazsak geride kalırız” yorumunu yaptı.
“CARİ AÇIK YÜKSEK FAİZLİ BORÇ İLE ÇÖZÜLMEZ”
Cari açık sorununa da değinen Demirel, ödemeler dengesinde yaşanan problemin Türkiye’nin bağımsızlığı kadar uzun bir sorun olduğunu belirterek, “Cari açık yüksek faizli borç alarak çözülmez. Bu durum, Türkiye’yi dışarıya bağımlı hale getirir. Dışarıya bağımlılığı azaltmanın yolu, daha çok ihracat yapmak ve rekabet gücünü artırmaktır” dedi.
Demirel, Türkiye’nin 2005 yılında 73 milyar dolarlık ihracat yapmasına karşın, 116 milyar dolar ithalat yaptığını hatırlatarak, “İthalatın üretimdeki payı dün yüzde 30’lardayken bugün yüzde 59. Bu yıl sonunda cari açığın 50 milyar dolarlara çıkabileceği söyleniyor. Bu geleceğimiz karartmak demektir. Bilgi bazlı sanayileşmeye ehemmiyet vermeli ve rekabet gücünü artırarak muhafaza etmeliyiz” diye konuştu.
“BÜROKRASİ DE SİYASETÇİ DE HALA DEVLETÇİ”
Konuşmasında özelleştirme politikalarına da değinin Demirel, Türkiye’nin özelleştirmeyi “tam” yapamadığını savundu. Demirel, “1984 yılında başlayan özelleştirmeler, 2006’da toplam 26 milyar dolar gelir getirdi. Bürokrasi de, siyasetçi de hala devletçi tutumunu sürdürüyor. Özelleştirme olayı bir al-ver meselesi değil, büyük bir felsefedir” dedi.
“ÖZELLEŞTİRME TESİS ARSASI SATMAK OLMASIN”
Demirel, özelleştirilen birçok tesisin kurulmasında imzası olduğunu belirterek, “O zamanlar devir oydu. Ama şimdi Türkiye 134 ülkeye ihracat yapan bir ülke haline gelmiştir. Karma ve devletçi ekonomi zihniyetinden kurtulalım” dedi. Türkiye’deki özelleştirmelerin yüzde 80’inin tesis satın alma yoluyla gerçekleştiğine dikkat çeken Demirel, Türkiye’nin istihdam yaratacak yatırıma ihtiyacı olduğunun altını çizdi. Türkiye’de kurulan sekiz kağıt fabrikasından yedisini kendisinin kurdurduğunu, ancak bu fabrikalardan sadece ikisinin çalışabilir halde olduğunu dile getiren Demirel, “Yaptığımız özelleştirme yabancı yatırımcıya sadece tesislerimizin bulunduğu arsayı satmak olmasın” dedi
“DEVLET ESKİDİ AMA HALA YENİLEYEMEDİK”
“Devlet sistemi eskidi ama hala yenileyemedik” diyen Demirel, Türkiye’nin teknoloji üreten, yeni pazarlar açan, çok ihracat yapan bir ülke olmak için AB ile birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
“CUMHURBAŞKANI’NI HALK SEÇERSE SIKINTI OLMAZ”
Konuşması sonrasında İSO üyelerinin sorularını yanıtlayan Demirel, yaklaşan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sıkıntı yaratıp yaratmayacağına ilişkin bir soruya “Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi halinde sorun kalmaz. AB’de 26 ülkeden 17’sinde Cumhurbaşkanını halk seçiyor. Türkiye’de de bu sistemi oturtmanın zamanı geldi” yanıtını verdi. Demirel, yüzde 10 barajının temsilde adalet ilkesine uymadığını da ifade ederek, “Genel seçimlerde sıkıntı yaşanmaması için temsilde adaletin sağlanması lazım” diye konuştu.