Baykal: DTP sıkıysa seçime girsin
2007-04-09
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, önümüzdeki milletvekili seçimlerine bağımsız adaylarla gireceğini açıklayan DTP'ye yüklenerek, "DTP artık seçimlere girmeye cesaret edemez, kolaysa girsin. Sıkıysa girsin, girsin de görelim. Nevruz’da bunu bir kez daha gördük ve doğrulattık” diye konuştu.
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı olmayacağının gerekçelerini yeniden sıralayarak, “Erdoğan hakkında üzücü suçlamalar var, şaibeli birisi, hakkında yargı organlarının sonuçlandıramadığı davalar var. Cumhurbaşkanlığını sindiremeyen, Anayasa’yı sindiremeyen birisi cumhurbaşkanı olamaz, olamaz, olamaz” dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, önümüzdeki milletvekili seçimlerine bağımsız adaylarla gireceğini açıklayan DTP'ye yüklenerek, "DTP artık seçimlere girmeye cesaret edemez, kolaysa girsin. Sıkıysa girsin, girsin de görelim" dedi.
Deniz Baykal, Olay TV'de İsmet Solak'ın sorularını yanıtladı. Baykal, DTP'nin Nevruz kutlamaları sonrasında umduğunu bulamadığına değindi. Baykal, "PKK işinin nemasını değerlendirmek üzere siyaset yapanların" artık, ağırlığını ve etkinliğini kaybettiğini belirterek, Nevruz kutlamalarından sonra "PKK uzantısı olan DTP’nin" seçimlere girecek cesareti bulamayacağını söyledi. Baykal şöyle devam etti:
“Nevruz’da bunu doğrulattık. Artık Kürt kökenli vatandaşlar tahriklere kapılmıyor. Doğulu vatandaş şiddet ve kavga istemiyor. PKK uzantısı parti Nevruz kutlamalarının ardından dudak bükmeye başladı. Bekledikleri şey olmadı. DTP artık seçimlere girmeye cesaret edemez, kolaysa girsin. Sıkıysa girsin, girsin de görelim. Nevruz’da bunu bir kez daha gördük ve doğrulattık.”
”ANAYASA’YA İNANMIYOR”
“Cumhurbaşkanı olacak kişi Anayasa’yı içine sindirecek biri olmalı” diyen Baykal, cumhurbaşkanlığı makamına inanmayan bir kişinin Köşk’e aday olmasının Türkiye’yi yanlışlara götüreceğini belirtti. Baykal, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasının önündeki engelleri ise şöyle sıraladı:
“Tayyip Bey, cumhurbaşkanlığını içine sindirmiyor, Anayasa’ya inanmıyor, içine sindirmiyor. Hakkında üzücü suçlamalar var. Yargı organlarının sonuçlandıramadığı dosyalar var. Cumhurbaşkanı olmak ayrı bir iş. Tayyip Beybu makama uygun değil. Cumhurbaşkanı olacak kişinin hakkında şaibe olmayacak. ABD’de ‘ordunun işi yan gelip yatmak yeri değil’ diyen bir kişi cumhurbaşkanı olamaz. Hakkında dokunulmazlık dosyaları var. Bütün bu gerekçelerle Tayyip Bey, Cumhurbaşkanı olamaz, olamaz, olmaz” dedi.
”BANA KULP TAKIYOR”
Başbakan Erdoğan’ın kendisi ile ilgili eleştirileri bırakıp kendisine yönelik kulp takmaya çalıştığını belirten Baykal, “30 bin kişinin ölümünden sorumlu bir şahısa ‘sayın’ diyebilen biri kalkıp kendisine yöneltilen eleştirilere bakmıyor bana kulp takmaya çalışıyor. Benim hakkımda yalan konuşuyor. Benim hakkımda yalan yanlış tarihler veriyor” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın, 1991seçimlerinde SHP-HEP seçim ittifakıyla ilgili sözlerini de anımsatan Baykal, “Tayyip Bey tarihi bilmiyor. Hakkımda yalan yanlış iddialarda bulunuyor. Benim hakkımda yalan söylüyor. Bana saldırıyor. Bir hain karşısında kalkıp, ‘sayın’ diyebilecek birisini sıkıştırma hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Ben kendisine hakaret etmiyorum. Yanlışlarını hatırlatıyorum” diye konuştu.
”TÜRKİYE İMF'NİN KURBANI OLDU”
AKP İktidarının izlediği ekonomik politikaları eleştiren Baykal, İMF politikaları yüzünden Türkiye 2006 yılında 52 milyon dolar dış ticaret açığı verdiğini söyledi. Baykal, “Türkiye’de dolar kuru istikrarlı bir şekilde gidiyor. Ancak, bunun bir bedeli var. Bu bedel, Türkiye Dünyanın en yüksek reel faizini uyguluyor. İMF politikaları yüzünden, ihracat caydırılıyor, işsizlik artıyor, ithalat teşvik ediliyor. Bu politika ülkenin kalkınmasına yönelik bir politika değil. Türkiye İMF’nin kurbanı oldu. Tarım çöktü. Tekstil bitti. Türkiye’de her gece 1 milyon insan aç yatıyor” dedi.
”LATİN AMİRAKALILAŞMA SÜRECİ YAŞIYORUZ”
İMF’nin dayattığı politikalarla, Türkiye’nin sömürgeleştiğini öne süren Baykal konuşmasına şöyle devam etti; “ Bu uygulama, Türkiye’yi sömürgeleştirme politikasıdır. Türkiye Latin Amerikalılaşma sürecini yaşıyor. Türkiye’deki bu ekonomik şartlarda istikrardan bahsedilemez. Türkiye’nin kaynakları hep dışarıya aktarılıyor. Artık işadamları da isyan etmeğe başladı. Yabancı firmalar ülkeye girmeğe başlayınca dolayısıyla işadamları da şikayete başladılar.”